Sayfalar

27 Ağustos 2013 Salı

Malazgirt Zaferi kutlamaları üzerine.....

Merhaba,


Bu yıl Malazgirt Zaferi 6 aylık hazırlık sonrası görkemli bir şekilde kutlanıyor.

Görkemli derken yanlış anlaşılmasın, izleyen kimsenin aklında heybetli gösteriler, el ele, omuz omuza, Alparslan bembeyaz kefenini giymiş atının üzerinde dört nala koşuyor …..  gibi coşkun kutlamalar gelmesin aklınıza.


 Yıl 2013  katılımcılar Recep Tayyip Erdoğan ve Mustafa Kemal’in askerleriyiz nidalarıyla aynı Türkler göğüs göğse birbirleriyle çarpışacak ve birbirlerini boğazlayacaklar  polis engel olmasa.

Farklı seslere tahammülümüz kalmadı. Ben konuşurum herkes dinlemeli, ben emrederim herkes itaat etmeli. Biri hadi dese Allah Allah  kardeşimizi boğazlamaya koşacağız. Ne kadar da radikalleştik ve karışık, sıcak komşularımıza benzedik değil mi?

Kullar,  kula tapar hale geldiler.

Canım ülkem; dünyanın cenneti, seni cehenneme çevirmek için elimizden geleni ardımıza koymuyoruz.

İstanbul Fatih Sultan Mehmet tarafından kuşatıldığında ,  Bizans “meleklerin kanadı var mıdır yok mudur”u tartışıyormuş ya, sorun yumağındaki ülkemin politikasını buna benzetirim (sadece şu an değil, hemen hemen her zaman aklıma gelmiştir bu). . Ülkenin ciddi sorunları söz konusu olunca aynen böyle oluyoruz gibi geliyor bana;  nutkumuz tutuluyor, anlamsız, çelişen, çatışan fikirler içinde birbirimizle didişmekten  boğulup gidiyoruz, kendimize mi başkalarına mı hizmet ediyoruz veya birilerine eldiven miyiz, maşa mıyız anlayamıyorum.  Özellikle mi böyle yapılıyor bilemiyorum.

Sen mi ben mi kavgası ayyuka çıktı.

Yine tarihten hatırlayın; Türk beylikleri hep birbirleriyle çatışır, savaşır ve birbirini yok ederdi. Birlik yoktu (minik istisnalar hariç).

Genetik midir dersiniz?

  6 ay gibi hiç de küçümsenmeyecek bir sürede hazırlık yapacaksınız ancak tüm törene CHP ve AKP’li kendini bilmezlerin kavgaları egemen olacak. Emeğe, zamana, paraya, organizasyonun ruhuna, Alparslan ve orada şehit olan askerlerin ruhuna saygısızlıktan başka nedir bu Allah aşkına…. 

 hiçbir şey kalmadı aklımda bu kutlamadan kavgadan, yuuuuhhhhhh  dan başka.

Yazıklar olsun.

Oysa muhteşem Selçuklu çadırlarında sağı-solu, alevisi-sunnisi, Kürdü-Türkü birlikte şerbet, kımız, çay  içemez miydi?

Biz kutlamalarda söyleyemez miydik “senin bayrağını ilimle, sanatla, tarihimize saygı duyarak, sizlerin kıymetini bilerek ,  tüm Anadolu tek yumruk ve Türkiye hala cennet bir ülke,  “Ey bu topraklar için seve seve şehit olan atalarımız bayrağınızı gururla ve dimdik  taşımaya devam ediyoruz, rahat uyuyunuz, gözünüz arkada kalmasın, ruhunuz  şad olsun”.

Bunları söyleyemez miydik veya söyleyebilir misiniz tüm kalbinizle,  yüzümüz kızarır mı?
Veya....
Yıl  binyetmişbiiiiiir (1071) kaderimiz biiiiiir ?
Mi? Ne dersiniz?
Sevgiyle kalın...

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder