Sayfalar

26 Mart 2015 Perşembe

Kürk Mantolu Madonna - Sebahattin Ali

Slm,

Elimdeki "okunacak kitaplar" listesinde birkaç yıldır Kürk Mantolu Madonna yazılı idi. Sebahattin Ali'nin hayatını okuyunca yine ülkemin karanlık yüzü çarptı suratıma ve bu yazarın kalemini merak ettim.
"Dünyadaki yalancı peygamberi yetiştirmek ve beslemek için en iyi gübre, işte bu bilmeden inanmak için çırpınan kalabalıktır", diyen bir bilim adamı. Umarım bu doğru tespit ülkem için en kısa zamanda son bulur. "Öldürülen Türkiye'nin geleceği, aydınlığı" bunu ne zaman anlayacağız acaba.

Öyle nefesinizi kesen bir roman beklemeyin. Belki sizin, belki komsunuzun veya bir akrabanızın hayatı var burada.
Sıradan bir insanın hayatı bu kadar akıcı anlatılabilir ancak, bir nefeste okuyacaksınız.  ve sizi çoook etki altında bırakacak diye düşünüyorum.
Siz geç kalmayın ve bir an önce okuyun.

Seviyor musunuz?
Koşulsuz sahip çıkın ona, sımsıkı tutun elinden ve gitmek istese de bırakmayın.

Mutlaka okumanız gereken kitaplar listenizde olsun ve bir an önce okuyun.

Sevgiyle kalın.

Japon Olmak İstiyorum - Ayşe KULİN


Japon mühendis Kishi Ryoichi, kendini İzmit Körfezi Geçiş Köprüsü inşaatında, kopan halattan sorumlu tuttuğu için intihar etmiş.
Bu haberi, 23 Mart sabahı, gazetede okuyunca, elbette umutsuzca ama yine bütün samimiyetimle Japon olmak istedim.
Bir kere daha istemiştim Japon olmak!
Japonya’nın başına gelen büyük felaketten sonraydı. 2011 yılının 11 Martı’nda, Tokyo’nun kuzey doğusunda meydana gelen ve altı dakika süren 9 şiddetindeki deprem yetmezmiş gibi, 37 metrelik dalgalarla karaya saldıran tsunami sırasında 15.828 kişi ölmüş, 3.700 kişi kaybolmuş, altı milyon ev elektriksiz veya susuz kalmıştı. Yerle bir olmuş bölgeye dünyanın dört bir tarafından yardım yağarken gazetelerde felaketle ilgili haberler ve fotoğraflar çıkıyordu. İşte o fotoğraflara hayret ve ibretle bakmıştım.
Fotoğraflarda, Japonlar kendilerine dağıtılan gıdayı almak için sıraya girmiş bekleşiyorlardı. Yığılma yoktu, itiş kakış yoktu, açık gözlülük yaparak sırayı atlayıp önlere sızmak yoktu. Dağıtım yapan adamın üzerine çullanmak, başkasının hakkını almaya kalkışmak da yoktu. Televizyonları da izlemiştim elbette. Her şeylerini bir anda kaybetmiş bu acılı insanlar bağrışıp çağrışmıyor, şikâyet ederek dövünmüyor, inanılmaz bir vekâr ve sabırla enkazın kaldırılmasına yardım ediyorlardı. Enkaz kaldırıldıkça, dostlarının, akrabalarının hatta yavrularının ölü bedenlerini yine aynı tevekkülle kucaklıyor, bağırıp çağrışmadan göğüslüyorlardı başlarına geleni.
Bunlar ne güzel insanlar diye düşünmüştüm, nasıl bir terbiyeyle büyütülüyorlar ki, bu kadar nazik ve mütevekkil olabiliyorlar. “Allahım” demiştim gökyüzüne seslenerek, “bir kere daha dünyaya gelmek mümkünse eğer, beni bir sonraki seferde, Japon yarat!”
Çünkü ben, dindarlığı ile övünen ülkemde sık yaşanan deprem sonralarında, çadır, battaniye ve gıda dağıtımlarında, her seferinde kargaşaya, yağmaya, talana şahit olmuştum hep. Kimi açık gözlerin her dağıtılan malzemeden, kuyruğa girerek birkaç kez alıp hakkını alamayanlara para karşılığı sattığını ve hatta böylesi bir alçaklığa dağıtımı yapan görevlilerin bile bulaştığını okumuştum gazetelerde.
Hırsızlarla rüşvetçilerin, suçları belgelendiğinde dahi aklandığı, yalancıların yalanları belgelendiğinde, aynı yalanda ısrarcı olunduğu, yüzsüzlerin yüzünün asla kızarmadığı, fuhuş skandallarının, partiye, cemiyete, şuna, buna zarar verir diye örtbas edildiği, sınav yolsuzlukları sorumlularının, treni raydan çıkaran idarecinin, ihmalleriyle madencileri öldüren müdürlerin istifa etmediği, çocukları, gençleri döverek ya da kurşunlayarak öldüren polislerin kollandığı, siyasi cinayetlerin emrini verenlerin asla yakalanamadığı ülkemde yaşayıp giderken, şerbetlenip ya ben de utanç duygumu kaybedersem diye müthiş bir telaşa kapıldım, bu sefer.
İşte sırf bu yüzden, ahlaki değerlerin altüst olduğu ülkemde, haysiyetimi korumak adına, ben illa Japon olmak istiyorum. Japon konsolosluğundan biri, bu çığlığımı duyar da bana ses verirse, saçımı siyaha boyamaya hazırım

Ayşe KULİN


Onurlu, şerefli  bir dünya bizim elimizde... Sevgiyle kalın

18 Mart 2015 Çarşamba

Uçurtma Avcısı - Khaled Hosseini

Slm,

Bu romanı okumayan kimse kalmasın.
Cehenneme çevirdiğimiz dünyamıza barış getiririz belki.

Çok üzüleceksiniz ama çok şey düşündürecek, çok şey kazandıracak size bu roman.  Benden Selam Söyleyin Anadolu'ya' yı okurken de kalbim aynı şekilde boğulmuş, daralmıştı.            http://aynurunaynasi.blogspot.com.tr/2013/05/benden-selam-soyle-anadoluya_6558.html

Bu romanı okuyunca Ortadoğu'da eksik olmayan "tank, tüfek, kan, gözyaşı"nı daha dikkatli dinleyeceksiniz. Kendinizi de suçlu hissedeceksiniz belki.
Ortadoğu'nun kan okyanusunu yaratanların, çocukların hayatını karartan "Allahu Ekber" nidaları kendi müslümanlığınızı, sorumluluğunuzu  binlerce kez sorgulattıracak size.
Allah'ın bile insanlar hakkında hükmünü, ömürleri sona erdikten sonra verdiğine inanırken, biz kim oluyoruz da.... insanları yargılama hakkına sahip olabiliyoruz. Canlarını alıyoruz, bunun vebalini nasıl ödeyecekler hiç düşünmezler mi?  Keşke sadece bunu düşünebilsek. http://aynurunaynasi.blogspot.com.tr/2014/01/kalbinize-ve-beyninize-muhur-olsun.html
Daha bi başka lanet okuyacaksınız kötü olan her şeye.

Cennet gerçekten sadece müslümanların mı? düşüneceksiniz mesela. Yoksa iyi olanların mı?
Gerçek ibadet nedir? düşüneceksiniz.

Gerçek ibadetin "iyilik-barış" olduğu kanaatine varacaksınız belki de.




"İyi insan" olmanız ve hayatı güzel yaşamanız, hatalarınızı fark edince özür dilemeniz, yarınlara güzel bir dünya bırakmamız dileklerimle. Sevgiyle kalın.

Poğaça (Çiğdem'den)

Slm,

sizlere yumuşacık ve nefis bir poğaça tarifi vereceğim üstelik sıvı yağla yapılıyor. Biz iş yerinde enfesle yedik. Ellerine sağlık Çiğdem.

Malzemeler:

2,5 su bardağı süt
1 su bardağı sıvıyağ
1/2 çay bardağı şeker
1 tatlı kaşığı tuz
1 paket yaş maya
1 yumurta akı (sarısı üzerine)
İçine peynir, zeytin, ... vb.

Yapılışı: Yumurta sarısı hariç tüm malzemeleri karıştır, mayalandıktan sonra istediğin şekli ver, sade de yapabilirsiniz, peynirli, zeytinli, çikolatalı, kıymalı size kalmış. 150 derecede pişiriniz.
Afiyet olsun.





Sevgiyle kalın...

11 Mart 2015 Çarşamba

Haliç'te Yaşayan Simonlar - Hanefi AVCI

Slm,

Ne kadar da geç kalmışım okumak için, karmakarışık bir durum.
Okuduğunuz birçok şey canınızı sıkacak, bir kamu kurumunda çalışıyorsanız "hepsi birbirine benziyor", "ne olacak memleketin hali" diye dövünecek, yüzümüzü batıya dönsek de tüm işleyişimiz arap ülkeleri gibi diye üzüleceksiniz. Devletin "derin, karanlık yüzü" suratınıza çarpacak.
Her şeyi sorguluyorsunuz, üzülüyorsunuz. Özellikle ilk bölüm (Devlet).
Ülkemin geleceği için endişeliydim daha da endişe duydum, yetişkinler çocuklarına nasıl bir ülke bırakıyor, kaldı ki nasıl bir ülke teslim edilmişti?
Beni böylesine etki altında bırakan kitap nadirdir. Bir an önce bitirmek istedim, sanki bitince ülkem yaşanabilir, adil, refah, eşit,  özgür,... bir ülke olacaktı.......... :(  öyle hissetmek istedim belki de..
Okuyun, mutlaka okuyun.


                                              















































Güzel bir ülke ümidi ile sevgiyle kalın

"müsait" misiniz? Annemler size gelecek !!!???

Artık böyle bir teklif karşısında iki kere düşünün, Çünkü TDK bu kelimeye 2 açıklama getirmiş.
Sizler müsaitseniz yine de eş,dost, ahbaplarınızı çağırın veya gidin..İsteyen istediği gibi anlasın...
Sevgiyle kalın