Sayfalar

26 Aralık 2018 Çarşamba

Açma (Huri'den - ablamdan)

Slm,

Sevgili can ablamın 💚👭 güzel tarifi. Unutmamak için yazdık, yayınlıyorum.  Eskiden kendisi yapardı böyle şeyleri 👍 şimdi unuttu sanıyorum!😢 Ya da yedir yedir milleti doyuramadı ve bıktı 💜💜😃 Bazı yemeklerin tarifini kaç kez alıp denemiş olsam da onun lezzetini hiiiç tutturamadım. Benim kanaatim  tarifi eksik veriyorrr ya da bu yemekler onun el lezzetine alışmış beni beğenmiyorlar ki o lezzeti tutturamıyorum. Katiyen benim beceriksizliğimden değil.

Malzemeler

1 paket yaş maya
1 çay bardağı sıvıyağ
1 su bardağı şeker
2 su bardağı ılık su
1 yumurta sarısı üstüne akı içine
Az tuz
isteğe göre içine zeytin, peynir, patates

Tüm malzemeleri güzelce yoğurun ve mayalanmaya bırakın. Sonrası resimlerdeki gibi elle açın ve kıvırarak yuvarlak yapın. Üzerine yumurta sarısı sürerek 190-180 derece fırında üzeri kızarana dek pişirin. Sıcak ve taze tüketin afiyet olsun




















Sevgiyle kalın...

Derin Dondurucuda Yufka Nasıl Saklanır

Slm,

birkaç kez başarısız girişimden sonra nihayet öğrendim. Hatırlamak için sizlerle paylaşmak istedim. Her an elinizin altında hazır yufka iyi fikir.
2 yufka koydum buzluğa. 1. ve 2. yufkanın arasına yufkayı sardıkları kağıdın bir parçasını koydum. Kalan kağıtla tüm yufkayı yufkacı nasıl sarmışsa aynı şekilde sardım ve 2 poşete koyarak buzluğa koydum. Tüketmeden 1 gün önce buzluktan çıkarıp buzdolabının altına aldım. Sanki yufkacıdan yeni almışım gibiydi. Hayatı kolaylaştırın...







sevgiyle kalın...

Meyveler































4 Aralık 2018 Salı

Coco Kurabiye veya Unsuz Hindistan Cevizli Kurabiye (Büşra'dan)

Slm,

Yedikçe yiyesiniz gelecek, yok canım bu kadar da abartmayayım  diye kendinizi zor frenleyeceğiniz hafif mi hafifff, lezzetli, kahveye çok güzel eşlik eden😈😈😈!, tarifinde un olmayan,  püf noktalarına dikkat ettiğiniz takdirde hoş bir tablo ile karşılaşacağınız enfes bir kurabiye 😋 paylaşacağım. Coco kurabiye/unsuz hindistan cevizli kurabiye/4 malzemeli kurabiye-bunu ben buldum- artık hangi adını beğenirseniz... Sevgili Büşra'dan.
Arkadaşımız mutfakla servis yapmak harici pek (belki hiç yazmalıydım) işinin olmadığını (kendisi öyle diyor!?)  söyler hep ama bu kurabiye ile ve önceki ciddi gözlemlerime dayanarak isteklerimizle bunaltacağımızdan endişe ettiğinden öyle söylüyor kanımca :))  Hatta annem yaptı diye getirdiklerini kendisinin yaptığından da şüphe etmeye başlamadım değil, perde pilavı başta olmak üzere...Ayrıca ileride butik bir tur şirketi açıp bu marifetlerini süpriiiz diye ortaya çıkaracağından  de süphelenmiyor değilim. Şu anki yatırımları o doğrultuda gibi geliyor bana. Bir de bugün kendisinin doğum günü, tüm gizli planlarını çarşaf çarşaf ifşa etmek için özellikle bekledim. Tatlı dilli değilimdir, güzel de konuşamam tutuldum kaldım. nası yazsam bilemedim.... sağlıklı, mutlu nice mutlu yaşlar dilerim arkadaşım. 1 yıl yaşlandınnnn :)  İyi ki doğdun, iyi ki seni tanıdım.
Gelelim kurabiyemizin tarifine.

Malzemeler:

2 yumurta akı
Yarım su bardağından birazcık az şeker (1/2 cm gibi)
1,5 su bardağı hindistan cevizi
1 vanilya

Yapılışı: yumurta akı ile şekeri mikserin hızlı ayarında beyaz katı bir kıvam alana dek iyiiice  çırpın. Artık mikseri bir köşeye koyun işimiz bitti. Karışıma önceden karıştırdığınız hindistan cevizi ve vanilyayı ekleyin ve plastik/tahta spatula/kaşıkla alttan üste doğru karıştırın (püf nokta1). Kabarmış harç sönmeyecek yavaş yavaş alttan üste doğru yedirin. Yağlı kağıt serdiğiniz tepsiye sıkma torbasında şekil vererek dizin. Sıkma torbası yoksa (ki şart değil) elinizle de yapabilirsiniz, illa  düzgün şekil vermeye uğraşmayın.  15-20 dk 150-165 arası ısıda pişirin. Pişme esnasında sakın fırının kapağını açmayın (püf nokta2) aksi halde kurabiyeler söner.  Afiyet olsun






Sevgiyle kalın..

11 Kasım 2018 Pazar

Rockçı imam: Dünya'da ayakta alkışlandık, burada uydurma hadislerin faturasını ödüyoruz



Slm, her cümlesi düşündüren bir röportaj olmuş, paylaşmadan yapamadım.
Rockçı imam kimdir? 
Antalya Kaş’ta 1971 yılında doğdum ama yaşa inanmıyorum. Kendi hakikatimi, özümdeki sonsuz güzellikleri keşfetmeye çabalayan bir kişiyim. İnsan, sonsuzluğun deryasında ne kadar kulaç atarsa, aslında, özdeki o sonsuz rahmete de o kadar yaklaşıyor. Bu yolculuğun sonu yok. Biz, bırakın o sonsuzluğu keşfetmeyi, kendi zanlarımızı hakikat zannediyoruz. Böylece hayatımızı küçültüyoruz. Hayatı, diğer insanlar gibi algılamadığım için kendimi zaman zaman dışlanmış da hissediyorum ama yine de çok mutluyum. 1990 yılından beri imamlık yapıyorum. Bilimi, felsefeyi, sanatı, müziği çok seviyorum. Sorgulayan, eleştiren bir insanım.
Mesleğe başladığınızdan bu yana ne kadar değiştiniz?

İlk zamanlar ben de şeriat zaviyesinden olaylara bakıyordum. Yıllarca imam hatipte okudum. Biz kendimizi biraz seçilmiş zannediyorduk. İmam hatipli olmak bir ayrıcalıktı. Biz cenneti yakalamaya en yakın müslüman topluluktuk. Bizim inancımızda olmayan herkes günahkar, akıbetleri kötü olacak gibi maalesef yanlış bir algıyla büyüdük. Bize o empoze edildi. İmam hatiplerdeki, teolojiyle ilgili eğitim veren yapılardaki en temel sıkıntı bu. Çünkü tutanacak bir dal arıyorsunuz. Büyükleriniz size diyor ki; siz zaten Peygamberin ümmetisiniz. Sizi dünyadayken aslında belli bir inanç sisteminde tutsak ediyorlar. Size verileni mutlak doğru zannediyorsunuz. Onun dışındaki renkleri, düşünceleri, dini akımları, söylemleri, meshepleri her şeyi reddediyorsunuz.

"Böyle giderse facia olur"

İslam bunu söylüyor mu söylemiyor mu?

Bu zor ve derin bir konu. Zahir ve Batın ulemasının iki ayrı görüşü var. Zahir dediğim, bugün, dinin, cevizin kabuğunda yaşayan, cevizin içindeki lezzete bir türlü ulaşamayan, ulaşmak istemeyen... Zahir uleması bugün her tarafta, televizyonlarda, basında çıkıp insanlara fetvalar veriyor.
‘Hamile kadın sokakta gülmemeli’ gibi mi?

Evet onlar gibi. Kendi düşüncelerinin en doğru olduğunu empoze etmeye çalışıyorlar. Ortaya bir kaos çıkıyor. Halbuki hakikat iddiayı gerektirmez. Batın uleması, bir şey iddia etmez. Yapan da yaptıran da haktır anlayışıyla hareket eder. Kendi istek ve arzularının istikametinde değil. Ülkemizdeki İslam anlayışının şu andaki vahim tablosu aslında yıllardır verilmeye çalışılan din eğitiminin ne kadar yanlış olduğunun da bir göstergesi. Ben buradan bir çağrı yapıyorum. MEB eğitim müfredatına acilen Mevlana, Şems, Hacı Bektaş, İbni Arabi gibi büyük Allah dostlarının, düşünürlerin eserlerini sadeleştirerek koymalı. Bu şekilde devam ederlerse bunun sonu gerçekten facia olacak. Özünde rahmet olan, sevgi olan, aşk olan, muhabbet olan bir anlayışı gençlerimize verebilirsek eğer, onların yaşamlarında bu değerler hakim olursa, o zaman toplumsal barışın, uzlaşmanın, evrensel değerlerin yaşandığı güzel bir toplum inşaa edebileceğimizi söylüyorum.
Ama söylediklerinizin tam tersiyle karşılaşıyoruz...

Neden biliyor musunuz? İslamı bir ideoloji olarak görüyorlar. İslam bir yaşam biçimidir, inanç zenginliğidir. Manevi hayatımızı yüce bir ahlaka ulaştırmak için dinler gelmiştir. Peygamberler, özel ruhlardır, bir filozof gibi hakikati dillendirmişlerdir. Ama onların ölümünden sonra, miraslarının üzerine kendi çıkarlarını, siyasi emellerini, hayat düzenlerini bina eden zümrenin maalesef dönüştürdüğü dinlerden bahsediyoruz. Din çok sadedir. Siz, o sonsuz tecelliyi, kendi ilminiz dahilinde, fantezileriniz diyelim, sınarlamışsınız. Sonsuz olan bir şeyi, yüce manayı belli kalıplara sokamazsınız. Ben diyorum ki din içte yaşanır. Sözden ziyade, haldir. Nefsini terbiye edeyemen, katiyen insanlığa faydalı olamaz daha çok kaos yaratır.
Sizin gibi düşünen imamlar azınlıkta mı? 

İmamlar gaflet uykusunda. Bizim kendimize özgü İslam anlayışımız var. Biz Araplara benzemeyiz. Mevlana, Şems Tebrizi, Hacı Bektaş gibi, arifler diyorum ben onlara, o yüce insanlar sayesinde, Peygamberimizden miras kalan İslamın özündeki değerleri açığa çıkaran çok muhteşem bir medeniyet kurduk aslında. Biz o medeniyetten uzaklaştığımız oranda kendimize yabancılaşıyoruz. İmamlar aslında bu olumsuz tabloyu değiştirebilirler.
Temel sorun ne burada?

Peygamberimiz de imamdı. Bizim gibi miydi? Osmanlı döneminde bile imam olmak çok zormuş. Şu anda en kolay meslek. Temel sıkıntı bu. Bin tane imam hatip açacağınıza yüz tane, akademik düzeyde, kaliteli, parmakla gösterilen, usulararası çapta imam hatip açın.
İmam hatipler açılıyor ama beklenen ilgiyi görmüyor... 
Mesele her yere imam hatip lisesi açmak olmamalı. Konu dinse daha hassas olunmalı. Donanımlı din adamları yetiştirelim. O zaman ülkenin çehresi değişir. Bugün 144 bin imam var. Bir ordu gibi. Çoğu imam hatipten mezun. Bugün, devletten çok ciddi destek alan Diyanet İşleri Başkanlığı, acaba, İslam adına insanımıza çok güzel dini değerler verdiğini düşünüyor mu? İslam adına ortaya koydukları projeler evrensel mi? Şu anda Diyanetin en büyük sorunu, imaj sorunu. Gençler imam hatipe gitmek istemiyor.

"Rock müzik farklı renklerle tanıştırdı"

Size dönecek olursak içsel yolculuğunuzun dönüm noktası neydi?
Anlatılanlarla, yapılanların aynı olmadığını göre göre çelişkileri yorumluyorsunuz. Ama benim uyanışımın son ve en önemli merhalesi 2013’te rock müzikle başladı.

"Dönemezsem de ben imamım"

Geri dönememe ihtimalini düşünüyor musunuz? 

Dönmesem de mutluyum. Vicdanen çok rahatım. Dönersem 14 ay sonra emeklilik hakkı kazanıyorum. Bana dokunmasalardı şaşırırdım. Çünkü ben hep insanların mutluluğu için mücadele verdim. Karşıma kim çıkarsa çıksın insan olarak görüyorum. Karşımızdakini hakkın bir tecellisi olarak görürsek ayrımcılık yapan duvarları yıkarız. Hakikati dillendiren insan sayısı az. Ben hep bunun derdindeyim. Tasavvuf, ‘insan’ diyor; ‘zübde-i alem.’ Yani alemlerin küçültülmüşü. Tasavvufu yaşamaya çalışan bir imamım. Herkes kendi özündeki manaların sonucunu yaşıyor.
En çok neyi özlersiniz dönemezseniz?

Ben imamım. Bu böyle. Benim için zahiri anlamda dışlanmak hiç önemli değil. Benim gönlümdeki imamlık ateşini kimse söndüremez. Önemli olan hoş bir seda bırakabilmek.
Siyasilerden geçmiş olsun demek için arayan oldu mu?
Hayır. Siyasilerden bir şey beklemiyorum. Ülkeye hizmet etsinler. Yaradanım benimle.
Ona bir mesajınız var mı?

Ben kimseyle savaşmıyorum. Kimseye kötü bir nazarla da bakmıyorum. Herkes kendi kabiliyetindeki manaya uygun bir ahlaki elbise giyiyor. O kişinin taşıdığı sıfat ve davranışlar da o manayla uyumlu olur. Mesajım şu: Cevizin içindeki lezzeti tatmaya çalışalım. Cevizin kabuğunda kalmayalım lütfen. Hakikat denizinde hep beraber yol alalım. Hepimiz aynı özün suretlere bölünmüş halleriyiz. Farklılıklar zenginliğimiz. Yapıcı tartışmalar olmalı ama gönül dünyamızı nasıl safi rahmete kavuşturabiliriz bunun mücadelesini verelim. Kimseye kırgın değilim. Hepsini affediyorum. Allah onlara da hakikate ermek nasip etsin.
Muhbirle ilgili de mi böyle düşünüyorsunuz?

O da ne yaptığını bilse, hakikati özümsese böyle yapar mı? Biz onlara ancak ışık olabiliriz. Onlar için dua ederim. Onlar daha ham ruhlar. Olgunlaşacaklar... Bütün bu sıkıntıları sevgiyle, aşkla aşabiliriz. Yeter ki Allah bizi ilahi aşkından mahrum etmesin.

"Bence en büyük günah..."

Tarikatçı olsam atılmazdım demiştiniz... Tarikatlarla ilgili neler söylersiniz?
Tarikatlarla işim olmaz. Tarikat liderleri iyi niyetli değiller. Hakikatin peşinde değiller. Davaları, insanların hak ve hakikatle buluşması, uyanması değil. Genelde bu oluşumların tepesindeki insanlar da sağlıklı insanlar değiller. Hastalıklarla boğuşan kişiler. Anlattıkları konulara o kadar çok inanıyorlar ki, batıl veya sapık bile olsa inandıkları değerler, onu kitlelere güzel anlatıyorlar. Mesela Jet Fadıl. İnsanları kaç defa dolandırdı? Hala insanların akılları başlarına gelmedi. Genelde dolandırılan insanlar muhafazakar kesimden. Neden? Çünkü dünya hırsları bir türlü sona ermiyor. Ve uyuşturulan kesimler bu tür oluşumlara adapte oluyorlar. İlk başta bu yapıları ben de masum görüyordum. En büyük günah ne biliyor musunuz?
Nedir?

Yenidoğan bir çocuğu, kendi inancınız doğrultusunda yetiştiriyorsunuz. Hele inancınız batıla hizmet ediyorsa, o çocuğa küçükken bunu dayatırsanız, beynini yıkarsanız; Allah’ın sonsuz güzelliğini ne yapıyorsunuz? Kendi nefsiniz istikametinde dönüştürüyorsunuz. O fıtratı, doğal ve kendisi olmaktan uzaklaştırıp, kendiniz gibi olmaya zorluyorsunuz. İnanın yaşamdaki en büyük günah bu. Buna hakkınız yok. Bir oğlum var ve hiç baskı yapmadım. Şu an üniversitede. Şems Tebrizi diyor ki, ‘bir kimseye inancını dayatmak Allah’ın kutsal nizamına saygısızlıktır. Haddi aşmaktır.’ O çocuk belki de çok büyük hizmetler yapacaktı insanlığa... Cematlerde yer alan ailelerin çocuklarında da ciddi psikolojik sorunlar var.
Çocuklara din eğitimi nasıl verilmeli?

Çocuk olgunlaştığı zaman nasıl yaşaması gerektiğine kendisi karar vermeli. Aksi halde en büyük darbeyi vurmuş olursunuz. Ben buna karşıyım. Önce ahlaktan başlayalım. Din zaten güzel ahlaktır. İşin ahlaki boyutuna el atmadan bu konuları çözemeyiz. Bugün evrensel ahlaki değerler belli. Çocuğumuzun hangi bilgilerle, eğitim metoduyla yetişmesi gerektiği konusu belli. Bu konuda çok büyük hatalar yapıyoruz, vebali ağır oluyor.
Bu konuda hiçkimse elini taşın altında koymuyor...

Zorla gençleri bir yapıya entegre edemezsiniz. Ben gençlere üzülüyorum, savrulmuş durumdalar. Her taraftan saldırıya maruz kalıyorlar... Gönüllere dokunmak zor değil. Samimi olacaksınız. Kafanızdaki sizi batıla sürükleyen o zan perdesini yırtacaksınız. Vahdetin tevhidin ne olduğunu öğreneceksiniz. Yoksa bir adım ileri atamayız. İmamların daha kucaklayıcı ve şefkatli olmaları gerekiyor. Rockçı olmak zorunda değiller. Tiyatroyla, bilimle, metafizikle, şiirle, felsefeyle uğraşsınlar. Hayatın çok güzel değerleri var. Ama yapmıyorlar. Kendi nefislerini aşıp bu davayı birinci sıraya koyamıyorlar. Öncelikleri dünya, madde. Maaşlarımız artsın, ek ücret alalım... İntihar eden imamlar var dünüşebiliyo musunuz? Pek gündeme getirmiyorlar. Ben yine de imamları saygıyla kucaklıyorum. Onların da özlerindeki hakikate ulaşabilmeleri için dua ediyorum.

"Cenneti beklemeyelim..."

Öfkelendiğiniz, umutsuzluğa düştüğünüz oluyor mu?

Ben de insanım. Bazen babamla tartıştığım oluyor. ‘Neden hala uyanmıyor’ diyorum ama bu da yanlış aslında.
Günah ve sevap konusunda ne düşünüyorsunuz?

Günaha toslayacaksın ki sevabın ve rahmetin ne olduğunu anlayabilesin. Günah işleyenı kınamak doğru değil. Her şey tezatlarla ilerliyor yaşamda.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Kendimizi yeterince tanımıyoruz. Kendini bilen, ancak, Allah’ın o sonsuz hakikatini idrak edebilir. Aksi halde kendi kozasında, ona sunulan cennet beklentisiyle yaşar. Ben diyorum ki, bekleyeceğine cenneti buraya getir. Gezegenimizi cennete çevir. Maalesef ciddi bir uyku halindeyiz. Özellikle İslam aleminin hali tam anlamıyla bir trajedi.
http://t24.com.tr/haber/rockci-imam-dunyada-ayakta-alkislandik-burada-uydurma-hadislerin-faturasini-oduyoruz,740236

Sevgiyle kalın..

12 Ekim 2018 Cuma

Sebiha Teyze'den Hıtap



Slm,

Sebiha Teyzimin ellerine sağlık enfes bi tarif.

Hamuru için: Un, tuz, birkaç damla sirke (maya yok) hamuru ne kadar erken yoğurursanız (örneğin bir gün önceden) o kadar güzel oluyormuş. Akşama yapacaksanız en geç mutlaka sabah yoğurun daha iyi açılıp daha leziz oluyor dedi.
İç malzemesi: Yeşil soğanı ince ince doğrayıp üzerine isot ekleyin. Yağı kızdırıp üzerine boşaltın. Lor peyniri, çok az tuz,1  çay kaşığı  karabiber ve maydanoz ekleyerek içi hazırlayın. Kıymalı da hazırlayabilirsiniz ama tarifini almayı unutmuşum.
Hamuru resimde gördüğünüz büyüklükte top yapıp kalın olmayacak şekilde açın içine harcını ekleyip yağsız tavada kısık ateşte pişirin. Soğumaması için beze sarın. Afiyetle sıcak tüketin. Çok güzel bir tarif denemenizi öneririm.


                                                


Afiyet Olsun