Sayfalar

19 Temmuz 2017 Çarşamba

Kara Lahana (pancar) Sarması

Slm,

bloguma pek zaman ayıramıyorum, paylaşamadığım tariflerim bayağı birikti.

Kara lahana sarması için ortalama bir ölçü vereceğim, göz kararı yapıyorum çünkü. Sizler damak lezzetinize göre malzemelerin ölçüsünü değiştirebilirsiniz.

Malzemeler:

Karalahana  yaprağı
Pirinç
Bulgur (pirinç ve bulgur oranını birebir yapıyorum)
Mısır (darı) yarması ince çekilmiş (pirinç+bulgur toplam ölçüsünün yarısı veya yarısından daha az)
soğan (bol)
sarımsak
iç yağ (3-4 diş sarmsak büyüklüğünde)
kekik (isteğe bağlı)
Zeytinyağ+tereyağ
Az salça (domates)
Kemikli et

Yapılış: Öncelikle mısır yarmasını  3-5 dakika kaynattıktan sonra tencerenin kapağını kapatarak fazla suyunu çekmesini sağlayın.
Soğanları bol tereyağ+zeytinyağında kavururken iç yağı+salçayı ekleyin ve biraz kavurduktan sonra  sarımsakları ekleyin. Bulgur+pirinç+önceden biraz pişirdiğiniz mısır yarması ile birlikte yaklaşık yarım su bardağı su ekleyerek suyunu çekene dek sürekli karıştırarak pişirin ve kekik ekleyerek harcı soğumaya bırakın.
2. aşama: bol sıcak suda pancarı haşlayın, burada net bir süre veremeyeceğim mevsimine göre fark eder çünkü. Pancarın yumuşama sürecini kontrol ediyorum, çok haşlanırsa pancar parçalanır ve saramazsınız buna dikkat edin. Haşladıktan sonra süzün ve soğuk suda bekletin. Soğuk su önemli, su ısınırsa suyunu değiştirin aksi halde pancar  pişmeye devam eder, parçalanır.
Ve sarmanızı sarın. Biraz zahmetli geliyor bana sarma işleri o nedenle yapınca fazla sarıp buzluğa da koyuyorum. Tencerenin altına az etli kemikleri yerleştirin ve üzerine sarmayı dizin. Zeytinyağ+bol tereyağ (unutmayın pancar tereyağı seviyor)+2 diş sarımsak büyüklüğünde iç yağ + sıcak suyu ekleyin, pişerken açılmaması için sarmanın üzerine tabak yerleştiriyorum. Kaynadıktan sonra altını kısıp 1 saatten fazla pişirdim (1 sa 20 dk idi yanılmıyorsam). Ayrıca ben sarmayı toprak kapta pişirmeyi tercih ediyorum. Ben yaptım  diye yazmıyorum enfes bişey çıkıyor ortaya. Masada bir varmış bir yokmuş oluyor anında. Afiyet olsun.


















Sevgiyle kalın...

Limonata

Slm,

yazın harika bir içecek, uzun zamandır bu tarif yapılacaklar listesinde idi. Mutlaka deneyin derim. Limon ve şeker ölçülerini damak lezzetinize göre değiştirebilirsiniz. Ayrıca bu tarife portakal veya mandalina da ekleyebilirsiniz. O şekilde de güzel oluyor ama fotoğraf çekmediğim için paylaşmıyorum.

Malzemeler:

3 adet limon
4 litre su (yarısı sıcak yarısı soğuk)
2 su bardağı şeker

Yapılışı: Limonların kabuğunu rendeleyin ancak beyaz kısmını almayın (limonatayı ekşi yapar), rendeledikten sonra limonların sıkın ve suyunu çıkarın.  2 lt sıcak suya limon kabuğu rendesi+limon suyu+şekeri ekleyin ve şeker eriyene dek karıştırın, soğuduktan sonra ince süzgeç veya tülbentle süzün. 2 lt soğuk suyu üzerine ekleyin ve karıştırın. Buzdolabında bekletin. Arzuya göre taze nane yaprağı da ekleyebilirsiniz. Resimlerde açık sarı görünüyor,  daha koyu sarı bir limonatanız olacak. Afiyet olsun.





Sevgiyle kalın...

Fırında Etli Bezelye

Slm,

arşivimde kayıtlı olup paylaşamadığım tariflerden biri daha. Ölçüleri not almamışım.

Bezelye
Kırmızı veya beyaz et
Orta boy 1 patates
Orta boy 1 havuç
1 orta boy soğan
2-3 dilim sarımsak
Tuz
Zeytinyağ
üzerine kaşar peyniri (1,5-2 su bardağı) ve beşamel sos
Beşamel sos:
2 dolu yemek kaşığı tereyağı,
2 su bardağı süt
1,5 yemek kaşığı un
tuz
karabiber
Muskat (çok az)
Un ve tereyağı kokusu çıkana dek kavurun, yavaş yavaş sütü ekleyin, tuz ve karabiberi ve muskatı ekleyerek kaynayana dek karıştırın. Muskat beşamel sosa çok yakışıyor ama çok az eklemek gerek, keskin çünkü.

Yapılışı: Önce eti hafif diri kalacak şekilde pişiriyoruz (kavuruyoruz demek daha doğru). Eti pişirdikten sonra soğanı doğrayıp soteliyoruz, üzerine listedeki tüm malzemeleri sırasıyla havuç, patates, bezelye ve diğer malzemeleri de ekliyor ve yüzüne çıkacak kadar sıcak su ekleyip pişiriyoruz. Yemeğimiz pişdikten sonra hazırladığımız besamel sosu üzerini kaplayacak şekilde döküp beşamel sosun üzerine rendelenmiş kaşar peynirini ekleyip üzeri kızarana dek fırınlıyoruz. Afiyet olsun

Not: Bezelye karışımını fırın kabında kalın olunca lezziz  olsada tabakta dağılıyor ve güzel görünmüyor, görsel + leziz olması için biraz daha ince yayın fırın kabına.

Üzerine beşamel sos + kaşar peyniri (1,5-2 su bardağı)
Beşamel sos için: unu kokusu çıkana kadar kavurun, tereyağı 3-4 dakika kavuran tereyağı ekledikten sonra yavaş yavaş yumurta sarısı ile iyice karıştırdığınız sütü ekleyin. Afiyet olsun








Sevgiyle kalın...

Huzursuzluk - Zülfü Livaneli

Slm,

Okudum, dünyanın tablosu sizi nasıl hissettiriyorsa benim için de öyle. Okuyunca mutlu olacağınız bir kitap değil. Gerçekler var burada dünyanın sırtını döndüğü, sömürü ruhuyla masumların öldüğü, öldürüldüğü....






Sevgiyle kalın...

Cumhuriyet öncesi Türkiye'deki Tablo

Prof.Dr.Cengiz Kuday'ın bir yazısından dikkatimi çekti...

Sevgili arkadaşımız Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarına ait bir takım rakamlar verdi. Bu günü anlamak Cumhuriyeti yargılamak ve değerlendirmek için başlangıçta nerede olduğumuzu görmemiz lazım. 1923 nüfus 13 milyon. 11 milyon kişi köyde yaşıyor. Toplam köy sayısı 40 bin. 30 bin köyde okul yok. 2 milyon kişi sıtma ve verem, 3 milyon kişi trahomlu, bebek ölüm oranı binde 480 yani yarı yarıya ölüyor. Tüm Türkiye’de Doktor sayısı 337. 60 eczacı (8’i Türk). Diş hekimi yok. Diplomalı hemşire 4 kişi. 40 bin köyde toplam 135 ebe, ortalama ömür 40 yaş, okuma yazma erkeklerde yüzde 7, kadınlarda binde 4. Okur yazarların çoğu subay. Gayrimüslim okul çağına giren 4 çocuktan 3’ü okula gitmiyor. Toplam okul sayısı 4894. İlkokul 72, ortaokul 23, lise Türkiye’nin tüm liselerinde kız öğrenci sayısı 230, öğretmenlerin üçte birinin öğretmenlik eğitimi yok. Tek üniversite var. İstanbul’da bir yılda yazılan kitap sayısı Paris’te bir günde yazılandan azdır. Bugün nüfus 77 milyon. 20-24 arası 6 milyon genç var. Okul çağı (6-18) 19 milyon genç var. Üniverstie mezunlarının sayısı nüfus içindeki payı            yüzde 12.

http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/dusunenlerin-dusuncesi/14-mart-tip-bayrami-tarihcesi-2413036/

Müslüman nasıl düşünür? Taha Akyol



OKUYUCU mesajlarına sosyolojik anket gözüyle de bakıyorum. Toplumun değişik kesimleri nasıl düşünüyor?
Dünkü “İslam Âlemi” başlıklı yazım üzerine çok yorum ve mesaj aldım. İki değerli okurumun yazdıklarını ‘analiz’ etmek istiyorum.
Bir okurum şöyle diyordu:
“Mısır’da bir seçim oldu, Müslüman Kardeşler iktidara geldi. Mısır Türkiye gibi çağ atlayacaktı. Batı ikinci Türkiye olmasın diye Mısır baharını engelledi.”
Diğeri şöyle:
“İslam dünyasının sorunlarını emperyalistler üretiyor. Türkiye örneğinde olduğu gibi yönetim gerçek Müslümanlara geçince ülke hızla gelişip büyüyor...”
Şimdi analize geçelim.
MISIR VE TUNUS DERSLERİ
Evvela Müslüman Kardeşler’in iktisadi programının ne olduğunu, nasıl bir anayasa yazdıklarını, niye anayasa referandumuna halkın sadece yüzde 33’ünün katıldığını araştırmak gerekmez mi?
Kardeşler’in anayasası Mısır halkının üçte birinin yüzde 62’sinin oylarıyla kabul edilmişti!
Tunus’ta ise İslamcılarla laikler “caminin siyaset dışı olması” ve temel özgürlükler konusunda anlaştılar, ortak anayasa yaptılar. Başarılı oldular.
Batı niye Tunus’u sabote etmedi?
Üstelik Başkan Mursi’nin IMF’ten almak istediği 5 milyar doları darbeci Sisi’ye vererek destekleyen, Müslüman Suudiler ve Katar’dı.
Darbeye istikrar adına destek vermesi Batı için utançtır! Ama niye Mısır’ın başarısız, Tunus’un başarılı olduğunu da araştırmak gerekmiyor mu?
Sihirli kavram “uzlaşma kültürü”dür. Tunus’ta var, Mısır’da yoktu!
Özeti, kutuplaşma siyaseti kötüdür, kim yaparsa yapsın.
AVRUPA BİRLİĞİ POLİTİKASI
Böyle “Müslüman nasıl düşünür” sorusuna cevap ararken Mısır ve Tunus anayasalarını mukayese etmek de gerekir. Ama bu konu İslamcı yazarlarımızın ilgisini çekmedi.
Ben mi?... Dört yazı yazmıştım bu konuda.
Mısırlı İslamcılar mı, Tunuslu İslamcılar mı “gerçek Müslüman”dı?!
Hayır, sorun bu değildir; sorun siyasi, sosyal ve iktisadidir.
Bu noktada “Türkiye örneğinde olduğu gibi yönetim gerçek Müslümanlara geçince ülke hızla gelişip büyüyor!” görüşüne bakalım.
Başbakan Erdoğan Meclis’te okuduğu ‘2. Hükümet Programı’nda aynen şöyle diyordu:
“Avrupa Birliği hedefi ülkemizin demokrasi, temel hak ve özgürlükler, hukukun
üstünlüğü gibi konularda evrensel standartlara yaklaşmasına yardımcı olmaktadır.
Ayrıca, kurumsal yapılanmalar ve sektörel politikalar gibi pek çok konuda Türkiye’nin
önümüzdeki dönemde neler yapacağını da şekillendirecektir.” (31 Ağustos 2007)
İşte, iktidarın ilk iki dönemindeki gerçek başarının temelinde bu politika vardır.
Ülkeye giren 600 milyar doların yüzde 70’ten fazlası Batı’dan geldi; bu güvenle.
Bugün bu kavramları, bu politikaları duyuyor muyuz?
Artan sıkıntılarda bunun da rolü önemlidir.
ARAŞTIRMACI VE ANALİTİK
Batı’nın yanlışlarını görmek ve elbette eleştirmek, bizi Batı’yla ilişkilerden sağlayabileceğimiz siyasi, iktisadi ve hukuki gelişmeler konusunda körleştirmemelidir.
“Gerçek Müslüman”ın kim olduğunu Allah bilir.
Böyle bir kavramın nasıl kutuplaştırıcı olacağını da görmeliyiz.
80 milyonun bir kısmı “gerçek Müslüman” da öbür kısmı “yabancılaşmış zimmiler” mi?!
Değerli tarihçi Şükrü Hanioğlu’nun bu ayırımcı düşünceyi eleştiren yazısını okurlarıma tavsiye ederim. (Sabah, 9 Nisan)
Öte yandan, Müslümanlar tarihte, çağına göre bilim zihniyetini terk edince gerilediler. Hâlâ gerilerden geliyoruz. İsterseniz bilim, insani gelişme, hukuk, üretim indekslerine bir bakın.
Düzlüğe çıkmanın şartı araştırmacı ve analitik zihniyete sahip olmaktır.
“Nasıl düşünmeli?” deyince hepimiz için geçerli olan doğru cevap, “araştırmacı ve analitik düşünmeliyiz”dir
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/taha-akyol/musluman-nasil-dusunur-40423529