Sayfalar

24 Temmuz 2015 Cuma

Savaşa sonsuz kez HAYIR !!

Slm,

Suriye'deki canavarı besleyip büyütenler..... eğer kendi çocukları savaşa gitmiş veya gidecek olsa bu kadar kolay "evet" der "canavarı" besler miydi? Komşuda pişer bize de düşer demiş atalarımız, komşuda hep birlikte pişirdik. Suriye'de  namazı hayal edenler (keşke Şam'da barış hayal etselerdi), şehitlerimizin namazına buyurun...

Artık şehitlik vatandaşa,  polise, askere yakışmıyor, biraz da "ayrıcalıklı"lara layık görülsün. 
Gönüllü olanlar buyursun savaşa.... okcular, palacılar...."Suriye'ye savaş için bahane lazımsa, ben 4 adam gönderirim oraya, 8 tane füze fırlattırırım Türkiye'ye gerekçe olur" diyenler; 
Bu ülkenin vatandaşları savaştan yoruldu, fakirleşti, cahil kaldı, sömürüldü, sömürülüyor.
Analar oğulsuz, çocuklar babasız kalmasın, yoksul hep savaşın içinde çekin artık karanlık ellerinizi üzerimizden...
Kahrolası din, dil, ırk, mezhep, "afedersiniz Ermeni, Alevi"  ayrıcalıklarınız bitsin artık...







Siz hep sevgiyle kalın...

Saatleri Ayarlama Enstitüsü - Ahmet Hamdi Tanpınar

Slm,

okumak için geç kaldığım kitaplardan biri daha...
Okuyun, mutlaka okuyun, bi dolu mükerrer şey bulacaksınız. Hayata dair tanıdık bi dolu şey. Üzüleceksiniz bi arpa boyu yol gidemeyişimize, sahte gülücüklere, inanılmaz görgüsüz modernliğe, olmayanların olmuş gibi olmasına, gündem değiştirme taktiklerine tanıdık gelecek hemen herşey!!  ve de güleceksiniz kahkahalarla biçok cümleye.
Daha nasıl anlatılır bilemedim.













Sevgiyle kalın...

13 Temmuz 2015 Pazartesi

Tavada sulu patatesli börek

Slm,

Kolay su böreği tarifini neden bu şekilde de olmasın diye denedim ve gayet güzel bir lezzet ortaya çıktı. Deneyiniz. Özellikle bekar hayatı yaşayıp evinde fırını olmayanlar ve öğrenciler  mutlaka listenizde olsun bu pişirme yöntemi, fırını olanlar için ise tavadaki böreğin de ayrı bir lezzeti olduğunu tadacak ve vazgeçemeyeceksiniz. (biraz iddialı mı oldu bu cümle? deneyin kararınızı verin)




 Suyu böreğinizin üzerini geçecek şekilde ekleyin ve 2 dk bekletin.









Malzemeler:


2 yufka
3-4 orta boy patates
1 soğan
1 domates
karabiber
tuz
acı pul biber
Sıvıyağ
Tereyağ (1 yemek kaşığı tercihen)
Yufkanın üzerine çıkacak kadar su

(bu tarifi peynirle de deneyebilirsiniz)

Yapılışı:
İç harcı: (iç harcı çiğden de yapabilirsiniz ben kavurmayı tercih ettim) Soğanı karamelize edin ve rendelediğiniz patatesleri ve ince ince dilimlediğiniz domatesi ekleyin.Yaklaşık 5 dk kavurun baharatlarını ekleyerek soğumaya bırakın.
Yufkaları ikiye bölün ve sıvıyağı sürün, hazırladığınız iç harcı yufkanın her tarafına serpistirin ve rulo yaparak katlayın. Tavanıza yerleştirin, bu şekilde yufkaları hazırladıktan sonra tavada hazırlamış olduğunuz böreğin üzerini geçecek şekilde su ekleyin yaklaşık 2 dk bekletin ve suyu süzün, dikkat edin suyu çok iyi süzmeniz gerekiyor. Daha sonra tereyağ veya sıvıyağ ile her iki yüzünü kısık ateşte pişirin. Yaklaşık 35 dk sonra nefis böreğiniz hazır. Afiyet olsun.

9 Temmuz 2015 Perşembe

Gürcü Tatlısı

Slm,

deneyiniz, güzel oluyor.

Malzemeler:

4 yumurta
1 çay bardağı sıvıyağ
1 su bardağı un
1 su bardağı ceviz (ceviz+fındık kullandım, tercihen rondodan incecik geçirebilirsiniz)
1 kabartma tozu
1 vanilya

Şerbeti İçin:

(şerbet soğuk olacak)
2,5 su bardağı su
2 su bardağı şeker
3-4 limon damlası

Yapılışı:

Şerbet: Su ve şekeri karıştırın ve kaynadıktan sonra 5-8 dk kaynatmaya devam edin altını kapatınca limonu ekleyin.
Hamur: Yumurtaları köpürene dek çırpın, yağı, unu, cevizi sırayla ekleyin ve iyice çırpmaya devam edin. Vanilya ve kabartma tozunu ekleyin ve mikserin düşük ayarında ya da kaşıkla çırpın. 175 derecede üzeri kızarana dek pişirin. Fırından çıkardıktan 1-2 dk sonra kek hamuru sıcak şerbet soğuk ekleyin.  Üzerini hindistan cevizi ile süsleyebilirsiniz  Afiyet olsun






Sevgiyle kalın.......

8 Temmuz 2015 Çarşamba

Çinli sanıp Koreliyi dövmek, Roboski'e Kürt katırı öldürmek, Artvin'de doğaya "koymak"... Oya Baydar



Ne alâkası var, demeyin; hepsi aynı ilkelliğin, aynı kötücüllüğün, insan aklının ve ahlâkının evrim sürecindeki en aşağı basamaklarının farklı alanlardaki dışavurumu; hepsi aynı zihniyetin parçası. Ve hepsi, -başlığa sığmayan başka ilkel kötücüllükler: Mesela aşkı, cinselliği farklı yaşayanlara, farklı cinsel yönelimleri olanlara reva görülen nefret ve saldırganlık; mesela  kadın aşağılaması, kadına uygulanan şiddet; mesela, idamın, darağacının, ölüm cezasının savunulması; her biri birer cinayet olan sözde iş kazaları, kamyonetlerde, minibüslerde balık istifi, hayvan gibi taşınan ve ölüme sürülen mevsimlik tarım işçileri katliamı… Hepsini, daha nicelerini her gün izliyoruz, yaşıyoruz; öfkelenip, kahrolup, utanıp, sonra kanıksıyoruz.
Geçtiğimiz günlerde gazetelerde, televizyonlarda, sosyal medyada yer alan olayları hatırlayalım. Vahim olduğu kadar traji-komik Uygur Türkleriyle dayanışma gösterileri mesela: Doğu Türkistan’da Çin’e bağlı Uygur Özerk Bölgesi halkına yapıldığı iddia edilen baskıları protesto amacıyla Türkiye’nin çeşitli yerlerinde Ülkü Ocakları’nın başını çektiği eylemlerde, bir Çin lokantasının aşçısı Ülkücü tosuncuklar tarafından dövüldü. İşe bakın ki, zavallı aşçı bir Uygur’du. Bir başka eylemde Koreli turistler tartaklandı, gazete sayfalarına, ekranlara düşen bir fotoğrafta ise göstericilerden canını kurtarmak için eline Türk bayrağı almış bozkurt işereti yapan bir Japon turist görülüyordu. Her gördüğü çekik gözlüyü Çinli sanma cehaleti ve budalalığı bir yana, sorun Çin devletinin baskı ve zulmünün bedelini Çin insanına ödetmeye çalışan o pespaye zihniyetti.

Roboski’nin devlet kurbanı katırları

Roboski’de Kürt insanının üzerine bomba yağdırıp çoluk çocuk öldürenler şimdi Kürtlerin katırlarını öldürüyorlar. (Son gelen haberlere göre, sadece katırlarla yetinilmemiş, halka da ateş açılmış). Şırnak valisi bir süre önce, katırlar intihar etti(!) demişti de bu zaferin üzerine gölge düşürmek istemeyen Bakanlık’tan, “hayır, biz vurduk”, açıklaması gelmişti.
Devlet hayvan katliamı yapar da vatandaş geri kalır mı! Havladı diye bekçi köpeğini çifte ile vuran mı istersin, silah talimi yapmak için karakol avlusundaki köpeği öldüren polis mi, kedi yavrusunu işkenceyle öldürürken hayvanın can çekişmesini facebook’ta paylaşan genç psikopat mı ! Ne siyasî ne ideolojik; her gün onlarcasına şahit olunan benzer vahşet sahneleri, evrimin aşağı basamaklarında kalmış o aklın tezahürleridir.

Sadece millete değil doğaya da ‘koyuyorlar’

AKP tepelerinden aldığı güç ve destekle semirmiş, telefonda milletin a..na koyacağını keyifle ilan eden Cengiz Holding’in sahibi zâtın “koyma performansı” maaşallah pek yerinde. Altın madeni işletmek şehvetiyle ne zamandır gözünü diktiği Artvin dağlarının yaylalarının da şeyine koymak için, arkasını iktidara dayamış çabalıyor. İşte ahlâki, insanî değerlerin evriminde ilk basamaklarda sürünen zihniyetin yansımalarından biri daha... Türkiye; İslamcı neoliberal vahşi kapitalizmin, ülkemizin ve çocuklarımızın bugününü ve de geleceğini karartan benzerleriyle dolu. Gözlerini talan ve kâr hırsı bürümüş; ne insanı, ne doğayı, ne yeşili ne de ahlâki-insanî değerleri umursayan vahşi sermayenin cenneti burası. Bir karış yeşil alan bırakmamaya yeminliler. Gözlerini toprak bile doyurmuyor. İş cinayetleri konusunda neden bu kadar gürültü yapıldığını anlamıyorlar; emeğin fıtratında ölüm var dememiş miydi velînimetleri! Bu işlerin fıtratında ölüm varsa liderin belirttiği gibi, bırakın işçiler ölsün, bırakın kasalar, ayakkabı kutuları dolsun!

Irkçılık ilkellik işaretidir

Uygurların yurtlarının yerini bile haritada gösteremeyecek bir güruhun, bağlı oldukları siyasal mihrakların tahrik ve teşvikiyle Çinli olan veya öyle sandıkları herkese, her yere saldırmaları kan ırkçılığıdır ki ırkçı-milliyetçi güdülerin en bilinçsiz, en ilkelidir. Irkçı-faşist, milliyetçi siyasî hareketlerin kitleleri gaza getirme, düşman yaratma, savaşa sürme silahıdır. Türkiye’de bu silahın baş kullanıcısı ve tedarikçisi öteden beri MHP ve onun Ülkü Ocakları olmakla birlikte, silah onların tekelinde değildir. Son gösterilere katılan veya destekleyen örgütlere, siyasî kanatlara bir göz atmak, ırkçılık mikrobunun hangi çevrelerden kaynaklandığını gösteriyor.
Şoven milliyetçilik de ırkçılık mikrobunu içerir ama biraz daha yontulmuştur. Örneğin sağlı sollu Türk milliyetçilerinin türlü siyasî söylemlerle saklamaya çalıştıkları Kürt düşmanlığı biraz eşelendiğinde en gizli köşelerde o mikrobun latant haline rastlarsınız. Öte yandan, insanı doğanın bütünlüğünden kopararak, doğayı sömüren, çevreyi tahrip eden tüketici bir canavara dönüştüren zihniyet de aynı ilkel zihniyetin parçasıdır.
İnsanlık ilerleyip geliştikçe, insan kâmilleştikçe farklı olana, ötekine düşmanlık geriler. İnsanı; kanı, ırkı, milliyeti, dini, mezhebi dışında insan özüyle ve evrensel değerler çerçevesinde kavrayış öne çıkar. Dünya henüz bir barış cennetine dönüşmemiş olsa da kanlı çatışmaların yerini anlaşma, uzlaşma çabaları alır. Farklılıklar artık nefret ve düşmanlık nedeni olmaz, bir bütünün parçaları, mozaikin renkleri sayılır. Tarih boyunca insanın ve toplumun henüz sona ermemiş, sürüp giden gelişmesinin aklî-ruhî-ahlakî-estetik boyutudur bu.

Ya siyasetçiler, liderler bu değerlerden yoksunsa?...

Kâmil (gelişmiş) insan sadece okumuş yazmış ya da toplumda yüksek kademelere çıkmış kişi değil, insanî-ahlâki değerleri gelişmiş kişidir. Nice ümmîler vardır ki üç üniversite bitirmişlerden, her gün herzelerini okuyup dinlediğimiz sözde din alimlerinden, derin hocalardan çok daha insan, çok daha kâmildir.
Lider; kitleleri insanî gelişmişlik merdiveninde bir basamak yukarı çıkarabilen, kendini geliştirirken kitleyi de geliştiren kişidir. Toplumumuzda son yıllarda yaşanan kötücülleşmenin, değersizleşmenin, farklı olana düşmanlığın ve saldırganlığın önemli nedenlerinden birinin de ortalıkta lider, hem de karizmatik lider olarak dolaşanların çapsızlığı, insanî-ahlâkî-kültürel gelişme çizgisinin epeyce aşağı basamaklarında yer almaları, evrensel bilim ve değerleri hazmetmemişlikleri olduğunu düşünüyorum. Siyasetini ve ideolojisini ırkçılık, şoven milliyetçilik, mezhepçilik üzerine kurmuş liderin/liderlerin yandaşları, kan kardeşleriyle dayanışma adına, gider yolda gördükleri çekik gözlüleri döverler. Lider “affedersiniz Ermeni” derse, ya da “dini Zerdüşt olanın” buyurursa kitleler Ermenilere, Alevilere, Kürtlere saldırmayı vatan millet görevi sayarlar. Lider, kadınla erkek eşit değildir derse; derin hocaları, ulemaları¸ danışmanları her yazıda, her sözde kadını aşağılarsa, “imam yellenirse cemaat s..ar” özdeyişindeki gibi, sıradan adam karısına kızına şiddet uygular, cinayet işler. Lider yeşil alanın, parkın ortasına AVM dikmek için meydanların savaş alanına dönmesini körüklerse; estetik beğeni düzeyi ve gelişmişlik kavramı diktirdiği saray ucubeleri düzeyindeyse, onun attığı kemiklerle semiren vahşi sermaye ülkede ne doğa, ne yayla, ne tepe, ne yeşil bırakır.
İnsanımız kötücülleşiyorsa, kitleler vahşileşiyor, şiddet yükseliyorsa, farklı olana, farklı düşünene saldırılar artıyor, hoşgörüsüzlük kol geziyorsa, kâr hırsı her şeyin önüne geçiyorsa, insanî değerler endeksinde ilerleyeceğimize geriliyorsak lider geçinenlere, lider sayılanlara bir bakalım. Toplumu sürekli aşağıya, kendi düzeylerine, alt basamaklara çektiklerini görelim.
http://t24.com.tr/yazarlar/oya-baydar/cinli-sanip-koreliyi-dovmek-roboskide-kurt-katiri-oldurmek-artvinde-dogaya-koymak,12275 
alınmaştır. (08 Temmuz 2015)

"Burası "BÜYÜK" bir devlet !!! Al gözüm seyreyle ihtişamı.....

Slm,


Yabancılar Aksaray'ı görünce  "burası büyük bir devlet" diyormuş.

Sevgili Selahattin Duman'ın makalesini paylaşayım dedim.







Sevgiyle kalın...

Sükûnet duası - Metin Münir

Olgun insanlar değiştirilmesi mümkün olmayan şeyleri sükûnetle kabul eder.
Olgun devletler için de aynı şey geçerlidir.
Suriye üç bölgeye bölünüyor:
* Kuzeyde, Türkiye hududunda Kürtler,
* Şam’dan Akdeniz’e kadar olan bölgede Aleviler,
* Güneyde ve doğuda Sünniler hakimiyet kurma yolundadır.
Bu gelişme üç ayrı devletin oluşmasına kadar gider mi, yoksa Irak’ta olduğu gibi önce otonom bölgeler mi doğar, bu aşamada söylemek imkansız.
Suriye bir daha bütün olmayacak. Savaşan tarafların hiçbiri – Aleviler, Kürtler, Sünniler – ülkenin tamamına hakim olacak güce sahip değil.
Her birinin arkasında büyük güçler var.
* Kürtleri ABD ve birçok Batı ülkesi, PKK ve Kuzey Irak Kürtleri destekliyor.
* Esad ve Alevilerin arkasında İran ve Rusya var.
* Sünnileri Türkiye, Suudi Arabistan, Katar ve kısmen ABD ile yanına aldığı devletler besliyor.
Suriye’nin bölünmesine, hududun güneyinde yaşayan Kürtlerin özerkleşmesine yol açan gelişmelere Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin akıl dışı politikalarının büyük katkısı var. Ama yaratılmasına yardım ettikleri durumdan hiç memnun değiller.
Suriye'deki son durum
Suriye'deki son durum
İki nedenle:

- Amerikan hava gücünün desteğiyle YPG (Suriyeli Kürtlerin PKK’sı) 900 kilometre uzunluğundaki Türkiye-Suriye hududunun üçte ikisini ele geçirdi. YPG’nin amacı bu bölgeyi daha da genişletmek ve Irak Kürdistanı'nı Akdeniz’e bağlamaktır. Bu gerçekleşirse, bugün Türkiye’den başka çıkış kapısı olmayan Irak Kürdistanı rahatlayacak, petrol ve gazını dünya pazarlarına ulaştırmak için alternatif bir yola kavuşacak.
- Suriye Kürtlerinin otonomiye veya bağımsızlığa yelken açması Türkiye Kürtlerinin özerklik taleplerini daha güçlü hale getirecek.
Beğenmeseler de, bu durum karşısında Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin yumruk sallamaktan başka yapabileceği bir şey yoktur.
Nedeni basit: Türkiye ne Suriye, ne de Orta Doğu’daki gelişmeleri etkileyecek askeri ve ekonomik güce sahip değildir. Dış dünyada yalnızdır.
Bilmiyorum haberiniz var mı? Batı’da, IŞİD’e karşı etkin bir savaş veren PKK’nın prestiji yükselirken Türkiye’ninki dibe vurdu. Washington’da PKK’nın terörist statüsünden çıkartılmasını öneren düşünce kuruluşları var.
Ankara, Esad’a (ve Kürtlere) karşı olanlara gizlice yardım etmeyi sürdürüp savaşı uzatabilir ve yarattığı insan ıstırabını çoğaltabilir. Ama sonucu etkileyemez.
Devletlerin gücünü onları yönetenlerin egoları, böbürlenmeleri, tehditleri tayin etmez. Dil akıldan gürültülüdür, ama güçlü değildir.
Erdoğan “Yetenekli Bay Ahmet”e kandı. Türkiye’nin Orta Doğu’daki geleneksel tarafsızlık politikasını terk etti. Esad’ı alaşağı etmeye çalıştı. Duygularının ve dini inançlarının etkisiyle hareket etti. Aklıyla hareket etseydi, Esad’ın zayıflamasının yaratacağı kargaşayı öngörür, onu devirmeye çalışacağına desteklerdi. Yapmadı. Çatışmaları körükledi. Türkiye’nin savaştan kaçan milyonlarla dolmasına, güney hududunun kevgire dönmesine neden oldu. Kürtlerin devletleşme sürecini hızlandırdı.
Sonu savaş olabilecek bu bataktan kurtulmak için:
* Türkiye, Orta Doğu’daki tarafsızlık politikasına geri dönmeli,
* Suriye’den elini tamamen çekmeli,
* Irak Kürtleri ile kurduğu, karşılıklı çıkara dayanan dostluğu, Suriye Kürtleri ile de kurmalı,
* Barış sürecine ve demokratikleşmeye hız vermelidir.
Bunlar olabilir mi?
Erdoğan-Davutoğlu ikilisi iktidarda olduğu sürece hayır, olamaz.
Daha kötüsü muhalefet partileri iktidar olsa da olamaz. Çünkü MHP, Kürtler ve Suriye konusunda Erdoğan ve Davutoğlu’ndan daha şahindir.
O zaman?
Duaya başlayabiliriz:
“Tanrım, bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için sükûnet, değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için cesaret, ikisinin arasındaki farkı anlayabilmek için bilgelik ver.”

2 Temmuz 2015 Perşembe

Milföy hamurundan pizza

Slm, 

daha önce sizlerle paylaşmıştım 
http://aynurunaynasi.blogspot.com.tr/2014/02/milfoylu-kolay-pizza-meryemden.html  

kendim ancak yapabildim,  tecrübelerimle paylaşayım istedim. Sıcak sıcak nefis oldu. Deneyiniz güzel bir lezzet....


Malzemeler: 

Milföy hamuru
Dilimlenmiş zeytin
Rendelenmiş kaşar peyniri
1 ad yumurta sarısı
1 ad domates
1 tatlı kaşığı domates salçası
Sosis, sucuk, mısır  vb...

Üzerine kekik vb isteğe göre

(malzemeleri isteğinize göre çeşitlendirebilirsiniz)

Yapılışı:

Milföy hamurunu tezgaha diz ve yaklaşık 5 dk yumuşamasını bekle. 1 tanesini 1 cm (daha uzun olmasın) eninde şeritler halinde kes. Yumuşayan milföyleri  yağlanmış fırın tepsisine diz , kesilen şeritleri her milföyün kenarına çerçeve yap.Çerçevelere yumurta sarısı sür. Biraz su ile 1 tatlı kaşığı salçayı karıştırıp milföylerin ortasına sür. Domates, sosis, sucuk, mısır, zeytin (vb) harmanla ve mölföy çerçevesinin içine paylaştır. Son olarak üzerine rendelenmiş kaşar peyniri ekle.  180 °C de önceden ısıtılmış fırında kızarıncaya kadar pişir ve sıcak  servis yap.






Afiyet olsun...

Çocuk Yaşadığını Öğrenir

Sevgiyle kalın..