Sayfalar

30 Nisan 2013 Salı

Mihrabat Korusu

Merhaba,
İstanbul’da keşfedilecek çooook yer var. Bu hafta sizlere Mihrabat Korosu hakkında bilgi vermek istiyorum. Koru Kanlıca’da. Koruya çıkmak için  önce daracık yollardan ilerliyorsunuz, o kadar viraj var ki bana Uludağ’ın yollarını hatırlattı, Uludağ’a çıkarken de virajlar başımı döndürmüştü. Güzel bir koru, FSM köprüsünün altında diyebileceğim bir konumda.  Köprüye yakın yamaçta yürüyorsanız köprüden geçen araçların sesini net duyuyorsunuz o nedenle biraz rahatsız olabilirsiniz, köprüden uzaklaştıkça sakin, sessiz, huzurlu bir ortam yakalarsınız. Hidiv Kasrı gibi bu koru da insana huzur veriyor. Şöyle bir uzanıp gözlerimi kapatsam, ağaçların kokusunu içime çeksem, gözüm kapalı ama gökyüzünü görsem gibi uyusam uyumasam arası bir hal, huzur, sukunet.  Mihrabat Korusu birçok yazar ve şairlere uzun yıllar ilham kaynağı olmuş. Özdemir Asaf’ın şiirini yazmadan geçemeyeceğim.
Şu anda İstanbul'da olmak isterdim.
Mihrabat Korusu'nun dar yollarında seninle
Yan yana, yana yana yürümek...
Bir de martıların kanatlarından seyretmek İstanbul'u.
 
Tarihçesi:
Mihrabat Korusu, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından yaptırılarak III. Ahmet'e armağan edilmiş, koruya adını veren bir kasır bulunuyormuş. Ancak bu kasr yeniçeri isyanıyla yakılıp yıkılarak yok olmuştur. Bölge, Boğaz'ın kıyısındaki yalısıyla birlikte Abdülhamit'in Berlin Büyükelçisi Sadullah Paşa'nın eşi tarafından Mısırlı Abbas Halim Paşa'nın kızına yüz görümlüğü olarak verilmiş.  Şimdi sizi resimlerle başbaşa bırakıyorum.



 Fatih Sultan Mehmet köprüsü.... neredeyse elinizi uzatsanız yakalayacaksınız. Azıcık abarttım mı ne?
 Ağaçlar çürümeye başlamış ve otu, çiçeği, böceği fırsat bu fırsat hemen fırsatı değerlendirmişler. İyi ki de öyle yapmışlar... Seyrine doyamadım, siz de görün istedim.


 Bu çiçeğin adını bilmiyorum ama çok güzeller.  Mihrabatı gezdikten sonra Hayal Kahvesi'nde yorgunluğunuzu bir kahveyle giderelim diyenlere... Serviste sıkıntı yok, çalışanları zarif, tertemiz. Ancak arka plan temizlikte sıkıntı var,  benden yazması. Manzaranın hatırına giderseniz siz bilirsiniz. Ayrıca arabanızı restaurantların yoluna park etmenizi öneririm. Bomboş alana girip ücretsiz zannetmeyesiniz. Bunlar geleni Sabancı'nın torunu sanıyorlar ya da yolunacak kaz gözü ile bakıyorlar gibi geldi bana.  İki olumsuz durum harici her şey güzeldi. Manzara yine harikaydı, boğaz olur da güzel olmaz mı?

Sevgiyle kalın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder