Sayfalar

19 Temmuz 2017 Çarşamba

Müslüman nasıl düşünür? Taha Akyol



OKUYUCU mesajlarına sosyolojik anket gözüyle de bakıyorum. Toplumun değişik kesimleri nasıl düşünüyor?
Dünkü “İslam Âlemi” başlıklı yazım üzerine çok yorum ve mesaj aldım. İki değerli okurumun yazdıklarını ‘analiz’ etmek istiyorum.
Bir okurum şöyle diyordu:
“Mısır’da bir seçim oldu, Müslüman Kardeşler iktidara geldi. Mısır Türkiye gibi çağ atlayacaktı. Batı ikinci Türkiye olmasın diye Mısır baharını engelledi.”
Diğeri şöyle:
“İslam dünyasının sorunlarını emperyalistler üretiyor. Türkiye örneğinde olduğu gibi yönetim gerçek Müslümanlara geçince ülke hızla gelişip büyüyor...”
Şimdi analize geçelim.
MISIR VE TUNUS DERSLERİ
Evvela Müslüman Kardeşler’in iktisadi programının ne olduğunu, nasıl bir anayasa yazdıklarını, niye anayasa referandumuna halkın sadece yüzde 33’ünün katıldığını araştırmak gerekmez mi?
Kardeşler’in anayasası Mısır halkının üçte birinin yüzde 62’sinin oylarıyla kabul edilmişti!
Tunus’ta ise İslamcılarla laikler “caminin siyaset dışı olması” ve temel özgürlükler konusunda anlaştılar, ortak anayasa yaptılar. Başarılı oldular.
Batı niye Tunus’u sabote etmedi?
Üstelik Başkan Mursi’nin IMF’ten almak istediği 5 milyar doları darbeci Sisi’ye vererek destekleyen, Müslüman Suudiler ve Katar’dı.
Darbeye istikrar adına destek vermesi Batı için utançtır! Ama niye Mısır’ın başarısız, Tunus’un başarılı olduğunu da araştırmak gerekmiyor mu?
Sihirli kavram “uzlaşma kültürü”dür. Tunus’ta var, Mısır’da yoktu!
Özeti, kutuplaşma siyaseti kötüdür, kim yaparsa yapsın.
AVRUPA BİRLİĞİ POLİTİKASI
Böyle “Müslüman nasıl düşünür” sorusuna cevap ararken Mısır ve Tunus anayasalarını mukayese etmek de gerekir. Ama bu konu İslamcı yazarlarımızın ilgisini çekmedi.
Ben mi?... Dört yazı yazmıştım bu konuda.
Mısırlı İslamcılar mı, Tunuslu İslamcılar mı “gerçek Müslüman”dı?!
Hayır, sorun bu değildir; sorun siyasi, sosyal ve iktisadidir.
Bu noktada “Türkiye örneğinde olduğu gibi yönetim gerçek Müslümanlara geçince ülke hızla gelişip büyüyor!” görüşüne bakalım.
Başbakan Erdoğan Meclis’te okuduğu ‘2. Hükümet Programı’nda aynen şöyle diyordu:
“Avrupa Birliği hedefi ülkemizin demokrasi, temel hak ve özgürlükler, hukukun
üstünlüğü gibi konularda evrensel standartlara yaklaşmasına yardımcı olmaktadır.
Ayrıca, kurumsal yapılanmalar ve sektörel politikalar gibi pek çok konuda Türkiye’nin
önümüzdeki dönemde neler yapacağını da şekillendirecektir.” (31 Ağustos 2007)
İşte, iktidarın ilk iki dönemindeki gerçek başarının temelinde bu politika vardır.
Ülkeye giren 600 milyar doların yüzde 70’ten fazlası Batı’dan geldi; bu güvenle.
Bugün bu kavramları, bu politikaları duyuyor muyuz?
Artan sıkıntılarda bunun da rolü önemlidir.
ARAŞTIRMACI VE ANALİTİK
Batı’nın yanlışlarını görmek ve elbette eleştirmek, bizi Batı’yla ilişkilerden sağlayabileceğimiz siyasi, iktisadi ve hukuki gelişmeler konusunda körleştirmemelidir.
“Gerçek Müslüman”ın kim olduğunu Allah bilir.
Böyle bir kavramın nasıl kutuplaştırıcı olacağını da görmeliyiz.
80 milyonun bir kısmı “gerçek Müslüman” da öbür kısmı “yabancılaşmış zimmiler” mi?!
Değerli tarihçi Şükrü Hanioğlu’nun bu ayırımcı düşünceyi eleştiren yazısını okurlarıma tavsiye ederim. (Sabah, 9 Nisan)
Öte yandan, Müslümanlar tarihte, çağına göre bilim zihniyetini terk edince gerilediler. Hâlâ gerilerden geliyoruz. İsterseniz bilim, insani gelişme, hukuk, üretim indekslerine bir bakın.
Düzlüğe çıkmanın şartı araştırmacı ve analitik zihniyete sahip olmaktır.
“Nasıl düşünmeli?” deyince hepimiz için geçerli olan doğru cevap, “araştırmacı ve analitik düşünmeliyiz”dir
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/taha-akyol/musluman-nasil-dusunur-40423529

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder