Sayfalar

6 Mart 2014 Perşembe

Arzuhal ....


                         Yepyeni ,  büyük ölçekli bir İstanbul Avrupa yakası projesinden ev aldım,  şükürler olsun (bu cümle de pek havalı oldu, okuyan boğaza nazır villa aldım zannedecek). Evi alırken dikkatimi en fazla yeşil alanın bol olması çekti. Yaklaşık 3 yıl önce taşındım. İn cin top oynuyordu o zamanlar.

Sanki bir anda cadı ucundan ateş çimento-demir fışkıran  okunu bizim oraya fırlattı ve olanlar oldu.  

                Karşıma bir cami yapıldı ve önünde kocaman boş bir arazi vardı. Ne güzel olurdu diye düşünürdüm; boş araziyi kocaman bir park yapsalar, yanına spor kompleksi. Camiden çıkan veya camiye gidecek olanlar çoluk çocuğuyla burada gezinir, güler oynar hem göz hem gönül, hem beden hoş olur.

                Ama öyle olmadı. Site yapılacak.

                Karşımızda bir tepe vardı, girişte. Hayallerim vardı tepeye döne döne otun böceğin arasında yayan varacaktım, sonra bişeyler içip evime dönecektim.  O tepeye de site kondurdular.  

                Yol boyunca her yerde mantar gibi konut tabelaları bitmeye başladı.

                Park yok, bahçe yok, Pazar yok.  AVM nin etrafı konut alanı, orada bile park-bahçe yok, sadece alışveriş var, pardon o da yok AVM bomboş.  

 Bir yere 60.000 nüfus yerleştiriyorsunuz (proje bu), hem de yepyeni bir proje. Ben mi uçuk düşünüyorum Allah aşkına, 60,000 kişilik bir şehir projesi ve günümüz koşullarında muhteşem bir fırsat. Herşey sıfırdan, yıkmayacaksın, yakmayacaksın. Bomboş arazi. Nereye konut yaparsın, nereye park, bahçe, sosyal tesisler, alış-veriş, kaç şeritli otoban, bu insanlar nerede nefes alacak, nerede koşacak düşünülmez mi? Evim oldu, oh  başımda bir çatım var, ok. Bu mudur? Bu insanlar nerede yaşayacak  düşünülmez mi?

Nasıl bir beklentide olursunuz siz daha dün yapılan bu projeden.  Ben imar konusunda cahil  bir vatandaş olarak az çok bunları bekliyorsam bir mimarın bana daha iyisini sunması gerekmez mi?  Kültür merkezinin nerede olacağı önceden planlanmaz mı mesela? Bunun bir standardı yok mudur? Konduralım da neresi olursa olsun mudur? Her şey olup bittikten sonra boş alanlara göz dikip, şu bölgede mi olsa bu bölgede mi olsa mı denir?

Daireler teslim edildikten sonra  kaldırımlar 2(3?) kez  eşelendi. Yok bilmem ne kablosu, yok kamera vb vb. Bunlar yeni mi icat oldu kaldırımları yaparken düşünülmez mi (niyet birilerini mi zengin etmek), ne kadar fütursuzca harcanıyor milletin vergileri, kendinize de böyle misiniz?  Kavşak dar geldi genişlettiler, bir süre sonra yollar da ihtiyaca cevap veremez olacak, çevreyolu gibi olacak oralar, o zaman da ya birileri zengin edilir ya da İstanbul’un kaderi trafik. Allahım aklıma mukayyet ol.

 Ülkeyi harbiden seven yürekli yiğitlere ihtiyacımız var ekmek su gibi.

Kızgınım,  bisiklet yolu bile düşünülmemiş, çocuklar otoyollarda,  yürüyüş parkuru hak getire, yok ki, ufak ufak 5-10 dakikada gezintinizin biteceği park yapıyorsunuz, sonra da çok büyük bişey yapmışsınız gibi şakşakcılarla açılış yapılıyor.

Nefes almakta zorlandığımı hissediyorum, kafesin içineyim ve ben büyüdükçe kafesimi daraltıyor birileri.  Dünya yeşile hasret biz betona.

Durmak yok, imara devam.
Sevgiyle kalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder