Sayfalar

27 Nisan 2015 Pazartesi

Aleviye ayrımcılık yapıyorsun diyorlar

Hak ve özgürlükleri korumak için Ankara kriterleri yeter diyorlar ama Aleviler haklarını sadece Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne giderek koruyabiliyor.

Yine öyle oldu. Cemevini bir ibadet yeri olarak tanımama konusundaki inat,Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde utanç verici bir mahkumiyetle sonuçlandı.

                                              * * *

Mahkumiyet utanç verici, çünkü AİHM, 14. maddeden mahkum ederek Türkiye’ye, açık açık “Sen Alevi vatandaşlarına ayrımcılık yapıyorsun” diyor.

Cumhuriyetçi Eğtim ve Kültür Merkezi Vakfı’nın açtığı davadan söz ediyorum. İlk olarak AİHM 2014 tarihinde Türkiye’yi mahkum etti. Geçtiğimiz günlerde de Türkiye’nin AİHM Büyük Daire’ye yaptığı itirazın reddedilmesiyle karar kesinleşmiş oldu.

                                               * * *

Olayın özü şu; Alevi vatandaşlarımızın kurduğu bu vakıf, elektrik faturaları için mahkemeye başvuruyor. Ve diyor ki, camiler, kiliseler elektrik faturası ödemiyor, biz de aynı muafiyetten faydalanmak istiyoruz.

Bizim mahkeme topu Diyanet İşleri’ne atıyor. Diyanet İşleri de Alevilik ayrı bir din değildir, cemevi de ibadet yeri değildir deyince, iş Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gidiyor.
                                                    
                                                                 

                                              * * *

AİHM diyor ki: Bu cemevinde ibadet yapılıyor; cenaze kaldırılıyor ve buradaki hiçbir faaliyette kâr amacı güdülmüyor. Bütün bunlar, burasının bir ibadet yeri olduğunu apaçık bir şekilde ortaya koyuyor.

AİHM sonra da diyor ki: Eğer bir devlet ibadet yerleri için bir muafiyet getiriyor, bir imtiyaz tanıyorsa, bu imtiyazdan bütün dini grupları faydalandırmak zorundadır. Türkiye Aleviler’in ibadet yerlerini bu muafiyet kapsamı dışında tutarak Alevi vatandaşlara inançları temelinde ayrımcılık yapıyor.

                                              * * *

Karardan sonra, bir televizyon programında Diyanet’ten bir yetkiliye bu karar hakkında ne düşündüğünün sorulduğuna tanık oldum. Baktım aynı tas aynı hamam hâlâ cemevi ibadet yeri değildir diye tutturuyor. İşte burada Türkiye’nin çok önemli bir meselesine geliyoruz. Bir yer ibadet yeri mi, bir inanış din mi değil mi, eğer siz bunlara kendi inançlarınız temelinde karar vermeye kalkarsanız orada din özgürlüğü falan olamaz. İşte tam da bu yüzden, din özgürlüğü ancak laikliğin olduğu, devletin bütün inançlara eşit mesafede olduğu bir yerde bulunabilir.

                                              * * *

Bu, Alevi vatandaşlarımızın açtığı davalarda Türkiye’nin AİHM önündeki üçüncü mahkumiyeti. Zorunlu din dersi ve nüfuz cüzdanlarındaki din hanesi nedeniyle verilen mahkumiyetlerin gereği hâlâ yerine getirilmedi. Bir de şimdi cemevi mahkumiyeti geldi. Türkiye’nin Alevi vatandaşlarını ötekileştirdiği, onları yok saydığı AİHM kararlarıyla tescil ediliyor. Kararların gereğinin yerine getirilmemesi ise çok ciddi bir demokrasi ve hukuk devleti sorunu ortaya koyuyor. Ankara kriterleriyle bu iş ancak bu kadar oluyor...
                                                                              Orhan Kemal Cengiz
                                                      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder