Sayfalar

4 Ağustos 2014 Pazartesi

Kaktüs'ün dili olsa....


Şikayetini, öfkesini belki de sessiz sitemini, kırgınlığını  bu kadar tezat, karmaşık ve bu kadar muhteşem dile getiren başka bir bitki var mıdır? Sizin ilgisiz ve sevgisizliğinizi bu kadar zarif, naif, iğneleyici ve sizi hayranlık içinde bırakan bir isyan. Aşk ve sevgi üzerine tüm kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir duygu bu.

Kaktüsüm vardı sürekli bakıp beslediğim, suyunu, sevgisini eksik etmediğim. Ben sevdikçe o büyüdü, tombullaştı, dikenleri dahi yumuşacık oldu, dikkatli dokunabilirdim dikenlerine. Ama çiçeği yoktu. Yine de sevdim onu, çiçeği olduğunu dahi bilmiyordum.

Bir kaktüsüm daha vardı, dışarda camın önünde. Ara sıra suyunu verdiğim hatta çoğu zaman unuttuğum. Galiba bana küstü, dikenleri sertleşti ve  öyle sivrileşti ki dokunmak ne mümkün, uzaktan bakıştık ara sıra.

Bir sabah pencereyi açtığımda önce güzel bir koku aldım, etrafıma bakındım ki ne göreyim. Yarabbim…

bu nasıl bir güzellik,

bu nasıl bir beni gör artık çığlığı,

bu nasıl bir beni de sev isyanı,

bu nasıl bir duruş, ifade,

bu nasıl bir kişilik ve karekter Allahım.

Sizi duyuyorum; kaktüsün kişiliği karekteri mi olur diyorsunuz. Bal gibi olur arkadaş, insanoğlu unutalı, bu görevi bitkiler üstlendi; belki de tüm canlılarda var da insanoğlu kendisinde “kişilik-karekter soykırımı” yaptı.

İnsan olsa kızar, bağırır, küser, arkasını dönüp çeker gider, ne bileyim bir şekilde aynı sert ifadelerle geri döner, hayvan ısırır, tırmalar, terk eder vb.  

Fakat bu nasıl bir ifade bu nasıl sabır Yarabbim. Şu cevaba bakın Allah aşkına, 10 ciltlik ansiklopedi çıkar bundan. Bu sabır, bu kadar tatlı-sert, bu kadar albenili, bu muhteşem ifade karşısında kaktüs,  kendisine saygı duymak zorunda bıraktıran, mahçup hissettiren; “Allah kahretsin ben ne yaptım diye düşündüren,”  bir duygu hissettiriyor size.

Kaktüs gibi bir karekterim olsun isterdim. Bu kadar sabırlı kırgınlığını bu kadar güzel ifade eden. Varsın insanlar beni dikenli görsün ama gören göz de tüm gerçeğimi görsün.

Bana kendisini nasıl sevmem gerektiğini öğretti. Artık penceremin önünde unutmuyorum onu, her gün bakışıp selamlaşıyoruz, sadece biraz aç bırakıyorum, o öyle istiyor çünkü. Daha şimdiden iki tomurcuğunu gösterdi. Ben onu sevmesini öğrendikçe, hatta sivri dikenlerine dahi dokundukça o tomurcuklarını artırarak bana cevap veriyor.

Kaktüsün cinsiyeti var mıdır bilmiyorum ama eğer olsaydı kesinlikle “dişi” olurdu. Evet kesinlikle bir dişi bu.















Sevgiyle kalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder