Sayfalar

29 Şubat 2024 Perşembe

Bu Bir Kremalı Bisküvi'ye Veda Belki de "Özlem" Yazısıdır

     Aşağıdaki resmi bir müzede çektim ancak hangi müze, hangi il not almadığım için unutmuşum bilgi veremiyorum.

    Şimdinin gençleri çocukları bilmez, eskiden bisküvi - gofret evlere resimde görülen 5 kg lık kutularla alınırdı. Bugünkü gibi markete günde on kez değil, bir kez bile  gidilmezdi. Tahmin ediyorum 1979-1980 li yıllar olsa gerek. Bizim oraların (Karadeniz) eski evlerinde "ocak" denen bir yer olurdu, ateş yakılan, yemeklerin piştiği, sacda ekmek, fetir yapılan bir köşe... oranın üzeri betonla dondurulur,  baca da bu köşede olurdu (Ocak mutfakta olurdu, oturma salonu, mutfak için aynı mekan kullanılırdı).  5 kg lık kremalı bisküvi (5 kg lık gofretle de olurdu ama benim favorim kremalı bisküvi idi) ocak dediğimiz bu bölümün üzerine konurdu. Aney muhtemelen uzanıp alabiliyordu ama biz çocuklar için oraya çıkmak marifet isterdi. Tam olarak hatırlamasam da yanılmıyorsam her sabah kahvaltı ile birlikte tüm kardeşlere eşit miktarda bisküvi taksim edilir ve tekrar kutusu ile birlikte ocağın üzerine bırakılırdı... taaa ki yarın sabaha kadar.

    Zayıf ve haliyle hafif, muhtemelen de hareketli bir çocuktum. Sabah verilen miktarla yetinmiyordum ki, nasıl tırmanıyorsam (gerçekten hatırlamıyorum) ocağın üzerine (düz duvar) tırmanıyor, kutunun arkasına saklanıyor ve yiyebildiğim kadar "kremalı bisküvi" yiyordum. O kadar çok yiyordum ki sandviç şeklinde olan bisküviyi açıp, ortasındaki  taze kaymakları biriktiriyor, 4-5 kat biriktirdikten sonra boool kreması ile birlikte iki bisküvi arası sandviç yapıp enfesle yiyordum. Bu keyifli kaçamağı!? çoğunlukla sabahları (demek ki erken uyanıyormuşum ve aney sabah iş yetiştirme koşuşturmasında iken,,) ve nadiren de öğleden sonraları yaptığımı hatırlar gibiyim. Sabah gizli kaçak bi dünya yemiş olsam da kardeş payı yapılan taksime hiçbir zaman da hayır demezdim. 

    Kaçamak esnasında bazen yakalanırdım o da göründüğüm için değil (pek ufak tefek olunca gizlenmek kolay olurdu), kutuyu kapatayım derken çıkan ses nedeniyle yakayı ele verirdim. Yukarı tırmanırken düşüp de bi yerlerimi kırmayayım diye tedbir düşünüldüğünü ve sıkı sıkı tembihlendiğimi, canın isteyince bize söyle denildiğini hatırlıyorum ve muhtemelen çıkamayayım diye yeni tedbirler de alınıyordur ama elhamdülillah onun da üstesinden geliyordum ki, bu durum hep süregeldi. Belki de lezzeti o adrenalindeydi kim bilir?

    Bugünkü pencereden bakınca, muhtemelen aney her engeli aşıp hedefe bi şekilde ulaştığımı fark ediyordur da ses çıkarmıyordur diye düşünüyorum. 

    Yaptıklarım için hiiiç pişman değilim, iyi ki yapmışım.... Uzuuun yıllar bu lezzeti aradım durdum. Bool kremalı bisküvi adı altında çoook aldatıldım, hiçbir zaman o lezzeti bulamadım......... Sonra yavaş yavaş damak lezzetim kayboldu, galiba unuttum/unutmuşum.





Esen kalın..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder