Sayfalar

26 Haziran 2014 Perşembe

Nedensiz kavga.....


Hiçbirimiz kötü değiliz... Hiçbirimiz masum da değiliz... Her birimiz ne isek, oyuz. Kusursuz da değiliz, hatalı kod da değiliz... Hangimiz doğru, hangimiz yanlış, hangimiz günahkar, hangimiz namusluyuz? Sen mi karar vereceksin? Ben mi bileceğim. Sen ‘ne’ isen ben de ‘o’yum.
Koskocaman profesör, karısının yüzünü dayaktan tanınmaz hale getiriyor. 
Tinerci Adem, enkazdan çocuk kurtarıyor. 
 Din adamı zimmetine para geçiriyor, 
hayat kadını böbreğini bağışlıyor. 
Neye göre iyi, neye göre kötü..
Hepimiz önce insanız. 
Kusursuz değilim. 
Olamam da. 
Her birimizin eksikleri, artıları, güzellikleri, çirkinlikleri, iyiliği, kötülüğü var. 
Bazılarımızın derisi siyah, bazılarımızın beyaz. 
Bazılarımız camide, bazılarımız kilisede, bazılarımız Sinagog’da dua ediyoruz.  
Neye inanıyorsak oradayız, neyi seçiyorsak yaşıyoruz. 
Ne doğduğum yeri seçebildim, ne de ailemi... 
Sen gibi geldim ben de, ben gibi gideceksin sen de...
Neyin kavgasındayız o zaman? Neyimi beğenmiyorsun, neyimi eleştirip duruyorsun. Yoksa kendi gözündeki çapağı görmeden, karşındakinin gözündeki çapağa mı laf ediyorsun?  Aynı yastığa baş koyan karı koca bile suçlayıp duruyor birbirini.
Hangi devlet daha az aç gözlü ya da  hangi millet daha iyi, hangisi daha kötü? Her insanın içinde siyah ve beyazın olduğu gibi, her topluluğun her milletin içinde de siyah ve beyaz yan yana. Siyaha mı bakacağız,  beyaza mı? Seninle göz göze geldiğimizde eksilerimize mi bakacağız, artılarımıza mı?
İnsanlara güvenmek istemiyorsan her insanda bulacaksın güvenilmez olanı. Kusur görmek istiyorsan hayatına giren her insanda bulacaksın kusurları. Bunları sende görmek isteyen her insanın da bulacağı gibi.
Kimse, hiçbir şey  tek başına iyi, kötü, güzel, çirkin değil. Düalite yok. Düailte bir yanılsama.  Her şey bir ve tek ise, parçalara ayırmanın da bir manası yok. Kendimizle olan kavgamız, dışarıdaki kavgayı yaratıyor. Kendimizden uzaklaştıkça, kendimizden vazgeçtikçe çevremizdekilerden başlayarak sorunun kaynağına dönüştüğümüzü farkedemiyoruz. Olduğumuzdan uzaklaşıp olduğumuzu sandığımız kişiyi oynadıkça mutsuzluğun ateşini besliyor, nedensiz kavgayı başlatıyoruz.
……………. 

                                                                                                 Aret VARTANYAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder