Okulda
haftalık bir beslenme programı asılmıştı. Getirilmesi istenen kahvaltılıklar hepimizin
bütçesine uymuyordu. Öğretmenimiz haftanın beş gününü tahtaya yazarak altlarına
listeleri ekledi. Bundaki amaç öğrencilerin birbirlerinin yiyeceklerini
kıskanmaması imiş. Zil çaldı ve herkes dışarı çıktı yarın Perşembe idi ve
listede salam yazıyordu. Derya diye bir arkadaşım vardı, sıraya kafasını koydu
ve dışarı çıkmadı. Oysa her teneffüs koşardık beraber. Yanına gittim ama daha
on yaşındayım ve ne olduğunu da bilmiyorum. Hadi dışarı çıkalım koşalım dedim.
Kısık bir sesle,
-
Sen çık, dedi
Ağlıyordu,
ne oldu ağlama bak ben de ağlarım dedim. Ne oldu söyle diye salladım sırtını.
Saçları gözüne girmişti ve yüzü kıpkırmızıydı.
-
Ahmet bizim evde
salam yok, hem annemin parası da yok, alamaz ki, dedi.
Sarıldım, beraber ağladık.
-
Bizim evde salam
var beraber yeriz, dedim.
Hıçkırdı, hayır bile
diyemedi.
-
Ağlama, diye
saçını düzelttim
-
Ben de getirmem
olur biter dedim.
-
Sizin evde varsa
sen getir, benim yüzümden sen de utanma, dedi.
Evde
salam olmadığı için utanıyordu Derya. Bense evde salam olduğu için utanıyordum.
Çocuktuk, her zaman utanacak bir şeyler buluyorduk ama bir şeyler yapmalıydı.
Deryaların durumu çok iyi değildi ama dünya bir çocuğu salamsız bırakacak kadar
acımasız olmamalıydı.
Sınıf başkanı olduğum için
arkadaşlarımla konuştum.
-
Yarın kimse
salam getirmesin. Bizim evde salam yok, haftaya getiririz, dedim.
Herkes kabul etti, çocuklar
kolay anlaşabilen varlıklardı. Sorunları
yaratan hep büyükler ve onların acımasız kurallarıydı.
Ertesi gün kimse salam
getirmedi. Öğretmenimiz beslenme saatinde yediklerimize baktı, kimsede salam
yoktu.
-
Bugün Perşembe,
neden bugünkü kahvaltılıklar gelmedi, diye
sordu sınıfa. Sınıftan ses çıkmadı. Bir kere daha sordu ama bu sefer kızgındı.
Yanımda oturan Hasan
-
- Ahmetlerin
evde salam yokmuş, bize söyledi babası haftaya alacakmış, o yüzden herkes haftaya
salam getirecek öğretmenim, dedi.
Öğretmenimiz başımı okşadı
-
Gel bakalım
biraz konuşalım diyerek sınıftan dışarı çıkardı.
Babacan bir tavırla
-
Oğlum neden
söylemiyorsun? Ben senin öğretmenin değil miyim? Dedi.
-
Kızarsanız diye
korktum, diyebildim.
Sarıldı bana sınıfa girdik.
-
Bundan sonra
herkes istediği kahvaltılığı getirecek, Perşembe günleri de salamınızı ben
alacağım, dedi.
Bütün
sınıf alkışladık öğretmenimizi. Çocuktuk, o gün öğretmenimiz de çocuk olmuştu.
Her Perşembe salamı öğretmenimiz aldı. Derya da mutluydu. Gülüyordu bu sefer…
Hepimiz gülüyorduk.
Sabah
Uykum - Ahmet BATMAN
Büyüklere
dersler mi yazmalıydım başlığı… Bilemedim. İnternette bulamadım, üşenmedim öğle
arası yazdım, buna değeceğini düşündüm.
Çocuk yürekli büyükler
olmanız dileklerimle…