18
Eylül 2015 Cuma, 01:40:22
Bize yakışan nefret dilidir.
Bolu’da “Kürt işçiler”e linç girişimini engellemek için “olay yeri”nde konuşan, sonra “saldıranlar adına
onlardan özür dileyeceğim” diyen baba yanlış yapmış.
Bize yakışan; bir pusuda nefret kurşunları sıkmak, bir
askerin ensesine sıkmak, dünyanın kahpelik kabul ettiği mayınları kullanmaktır.
Bize yakışan; bir halka, her halkı aşağılayarak “Siz Ermeni’siniz” diye bağırmak,
sünnetli teşhislerine dalmak, “katliam” istemek, milletvekili iken bile ölümle tehdit etmek,
vurulan çocukların annelerini yuhalatmak, gazetelere dergilere“hepinizi ezeceğiz” diye köpürmektir.
***
Bize bir “şehit babası”nın “Hepimiz kardeşiz” feryadı yakışmaz.
Bize “kardeşini boğmak” daha münasip kaçar.
Bize bir “şehit anası, babası”nın “Hani barış olacaktı” isyanı yakışmaz.
Bize o ana babaya “karaktersiz” demek yakışır.
***
Bize “sıvasız hanelerin çocukları”nın dağın iki yanındaki düşüşü üzerine
düşünmek bile yakışmaz.
Bize efendilerin, ağaların, beylerin,
otoritelerin kendi çocuklarını kollayıp yoksul çocukları kırdırdığı düzeni
kutsamak yakışır.
***
Bize “Sizin çocuklar nerede peki?” diye sorgulamak yakışmaz.
Bize “Allah sizin çocuklara gani gani ömür versin;
bizimkilerin 5’i de şehit olabilir”diye boyun eğmek yakışır.
Bize yoksul çocuklara tabut, efendilerin
mahdumlarına kasa, kutu imal eden bir çarkı kurcalamak yakışmaz.
Bize o çarklara daha çok kan, daha çok ter,
daha çok acı taşıyıp ağaların hayrına daha hızlı döndürmek yakışır.
***
Bize asker veya polis, insan haklarımızı,
haysiyetimizi, çocuklarımızın hukukunu talep etmek yakışmaz.
Bize boyun eğmek, boyun eğdirmek, kendi
hayatını unutup başka hayatlara nefretle dolmak yakışır.
***
Bize hayatı, barışı, siyaseti, başka
hayatları da gözeten mücadeleyi seçmek yakışmaz.
Bize yola mayın döşemek, enseye kurşun
sıkmak, karısının yanında bir askeri, kızının yanında bir polisi vurmak
yakışır.
***
Bize başka insanların da dini, mezhebi,
dili, kimliği, kişiliği, hürriyet ve hakları olduğunu kabul etmek yakışmaz.
Bize onların inancını, aidiyetini,
varoluşunu aşağılamak yakışır.
***
Bize çocukları ayırmamak, her kim vurdu
ise, her çocuğu kalbimize almak yakışmaz.
Bize ölü çocukları dahi çekiştirmek,
parçalamak, lime lime etmek, tabutlarını bile bir ötekine düşman saymak, bir
ötekine vurmak yakışır.
***
Bize “kimse böyle ölmesin” demeyi bilmek, ısrarla barışı, hayatı
kutsamak yakışmaz.
Bize kendisi bedelli ayarlarken “şehitler ölmez” diye ölüm bağırmak yakışır.
***
Bize “faili meçhuller”le binlerce insan kaybedince bu kahpelikten
kökten nefret, kime yapılırsa yapılsın öfke yakışmaz.
Bize katilleri, kahpelikleri, pusuları,
infazları tasnif edip ayırmak yakışır.
***
Bize bir askerin hayattayken, çoluk
çocuğuyla maruz kaldığı eziyeti sorgulamak yakışmaz.
Bize o ancak “şehit” olunca tabuta bayrak sarıp sıvasız bir
haneyi “kutsallıkla”sıvayıp sonra onları unutarak sıvışmak
yakışır.
***
Bize herkesin haysiyetini, hakikatini,
hakkını teslim etmek yakışmaz.
Bize yerdeki işçiyi tekmelemek, esas
duruşta esaslı duramayan gazinin vurulmuş platinli ayağını tekmelemek, acılı
insanlara tokadı yersin diye söylenmek, nefret kusan kim varsa onları
pohpohlamak yakışır.
***
Bize, vallahi anladığım odur ki, sarılmak
yakışmaz.
Bize yarılmak yakışır; ille sarılacaksan,
gırtlağa sarılmak çok yakışır.
Bize yakışan ne varsa üstümüze zaten
yapışır.
Bize onları sıyırmak, onlardan sıyrılmak
hiç yakışmaz!
Umur TALU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder