Şikayetini, öfkesini belki de sessiz sitemini, kırgınlığını bu
kadar tezat, karmaşık ve bu kadar muhteşem dile getiren başka bir bitki var
mıdır? Sizin ilgisiz ve sevgisizliğinizi bu kadar zarif, naif,
iğneleyici ve sizi hayranlık içinde bırakan bir isyan. Aşk ve sevgi üzerine tüm
kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir duygu bu.
Kaktüsüm
vardı sürekli bakıp beslediğim, suyunu, sevgisini eksik etmediğim. Ben sevdikçe
o büyüdü, tombullaştı, dikenleri dahi yumuşacık oldu, dikkatli dokunabilirdim
dikenlerine. Ama çiçeği yoktu. Yine de sevdim onu, çiçeği olduğunu dahi
bilmiyordum.
Bir
kaktüsüm daha vardı, dışarda camın önünde. Ara sıra suyunu verdiğim hatta çoğu
zaman unuttuğum. Galiba bana küstü, dikenleri sertleşti ve öyle sivrileşti ki dokunmak ne mümkün, uzaktan
bakıştık ara sıra.
Bir
sabah pencereyi açtığımda önce güzel bir koku aldım, etrafıma bakındım ki ne
göreyim. Yarabbim…
bu nasıl bir güzellik,
bu
nasıl bir beni gör artık çığlığı,
bu
nasıl bir beni de sev isyanı,
bu
nasıl bir duruş, ifade,
bu
nasıl bir kişilik ve karekter Allahım.
Sizi
duyuyorum; kaktüsün kişiliği karekteri mi olur diyorsunuz. Bal gibi olur
arkadaş, insanoğlu unutalı, bu görevi bitkiler üstlendi; belki de tüm canlılarda
var da insanoğlu kendisinde “kişilik-karekter soykırımı” yaptı.
İnsan
olsa kızar, bağırır, küser, arkasını dönüp çeker gider, ne bileyim bir şekilde aynı
sert ifadelerle geri döner, hayvan ısırır, tırmalar, terk eder vb.
Fakat
bu nasıl bir ifade bu nasıl sabır Yarabbim. Şu cevaba bakın Allah aşkına, 10
ciltlik ansiklopedi çıkar bundan. Bu sabır, bu kadar tatlı-sert, bu kadar
albenili, bu muhteşem ifade karşısında kaktüs, kendisine saygı duymak zorunda bıraktıran, mahçup
hissettiren; “Allah kahretsin ben ne yaptım diye düşündüren,” bir duygu hissettiriyor size.
Kaktüs
gibi bir karekterim olsun isterdim. Bu kadar sabırlı kırgınlığını bu kadar
güzel ifade eden. Varsın insanlar beni dikenli görsün ama gören göz de tüm gerçeğimi görsün.
Bana
kendisini nasıl sevmem gerektiğini öğretti. Artık penceremin önünde unutmuyorum
onu, her gün bakışıp selamlaşıyoruz, sadece biraz aç bırakıyorum, o öyle
istiyor çünkü. Daha şimdiden iki tomurcuğunu gösterdi. Ben onu sevmesini
öğrendikçe, hatta sivri dikenlerine dahi dokundukça o tomurcuklarını artırarak
bana cevap veriyor.
Kaktüsün
cinsiyeti var mıdır bilmiyorum ama eğer olsaydı kesinlikle “dişi” olurdu. Evet
kesinlikle bir dişi bu.
Sevgiyle
kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder